3. Hukuk Dairesi 2014/5092 E. , 2014/12470 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR 6. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2013
NUMARASI : 2013/31-2013/877
Taraflar arasında görülen ziynet eşyalarının iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının boşandıklarını, müvekkiline ait ziynet eşyalarının tamamının müvekkilinin rızası dışında davalı tarafından harcandığını belirterek her biri 14 ayar 30 gr 3.780 TL değerinde iki adet altın set, 14 ayar 10 gr 630 TL değerinde bir adet kelepçe bilezik, 14 ayar 10 gr 630 TL değerinde bir adet altın künye, her biri 22 ayar 10 gr 9.390 TL değerinde 10 adet bilezik, 10 adet 1.610 TL değerinde çeyrek ziynet altın, 100 AVRO ile 270 TL ve kredi kartı harcaması karşılık 700 TL"nın aynen davalıdan alınıp davacıya iadesine aynen iade mümkün olmadığı takdirde, toplam bedelleri olan 17.205,20 TL"nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile ayrıldıklarını, takıların harcanmasının her ailede olabileceği gibi, eşya alımı ve diğer harcamaları karşılamak ve doğum için yapılan harcamaları karşılamak üzere paraya çevrildiğini, kredi kartının ise davacının annesi tarafından davacıya çıkartılan ek kart olduğunu, belirli dönemlerde kendisi tarafından kullanılmış olsada kendisine ait olan ve olmayan tüm borçların kendisi tarafından ödendiğini, kötü niyetli açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacıya ait takıların paraya çevrildiği ve kredi kartının davalı tarafından kullanıldığı, takıların davacıya iade edilmediği ve takıların bedeli ile kredi kartıyla yapılan harcamalar için davacıya ödemenin yapılmamış olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, dava dilekçesinde bildirilen ziynet eşyalarının aynen iadesine mümkün olmadığı takdirde 100 AVRO karşılığı 235,20 TL ile 230 TL ve 700 TL kredi kartı harcaması olmak üzere toplam 17.205,20 TL"nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Sıfat, davanın tarafı ile dava konusu hak arasında "hak ilişkisine dayalı bağ" dır. Taraf ve dava ehliyeti; davanın tarafları ile ilgili olduğu halde sıfat dava konusu hakka ilişkindir.
Mahkeme önünde, maddi hukuka dayalı hakkına dair uyuşmazlığın çözümünü ve himayesini isteyen kişi davacı, kendisine karşı hakkın himayesi istenen kişi de davalıdır. Davacı, dava konusu hakkın sahibi, davalı ise hakka uymakla yükümlü olan ve bu hakkı ihlal ettiği düşüncesi ile kendisine karşı hakkın himayesi istenen kişidir. Bir davada, davacı ve davalı sıfatının kime ait olduğu tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şeklen taraf ise de hakkın sahibi veya kendisine karşı hakkın himayesi istenmesi gereken kişiler olmadıkları belirlenir ise davanın sıfat yokluğundan (husumetten) reddi gerekir. Husumetten red kararı usule ilişkin bir karar olmayıp; davada taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını belirleyen esasa ilişkin bir karardır. Husumetten red kararı, davada taraf olarak gösterilenler arasında kesin hüküm teşkil eder.
Uygulamada sıfat yerine genel olarak "husumet", davacı bakımından "aktif husumet ehliyeti", davalı bakımından "pasif husumet ehliyeti" tabirleri kullanılmaktadır.
Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gereken bir husustur.
Somut olayda mahkemece davacı tarafın annesine ait kredi kartının davalı tarafça kullanıldığı gerekçesi ile harcanan miktar kadar paranın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ise de söz konusu kredi kartı harcaması yönünden davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.