22. Hukuk Dairesi 2017/366 E. , 2017/412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, her ne kadar kayıtlarda alt işveren işçisi olarak gözükse de baştan itibaren asıl işveren işçisi olduğunu ve asıl işverenin kadrolu işçilerine toplu iş sözleşmesi gereği sağlanan bir kısım haklardan yararlanması gerektiğini, iş sözleşmesinin de haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, baştan itibaren asıl işveren işçisi olduğunun tespiti ile kadrolu işçilere toplu iş sözleşmesi gereği ödenen fark ücret, ikramiye, ilave tediye, yemek yardımı, yakacak yardımı, giyim yardımı alacakları, eşit davranmama tazminatı, ayrıca kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının alt işveren işçisi olduğunu ve dava dışı alt işverenler arasında muvazaalı bir ilişki olmadığını, ayrıca davacının toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendikaya üye olmaması sebebi ile toplu iş sözleşmelerinden faydalanamayacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız şekilde feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçeli kararın istinaf yoluna başvuran davalı vekiline 07.09.2016 tarihinde tebliğ edildiği; istinaf başvurusunun ise 21.09.2016 tarihinde gerçekleştiği ve sekiz günlük günlük istinaf başvuru süresi geçirildikten sonra kanun yoluna başvurulduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun süre yönünden usulden reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8/2. maddesi gereğince istinaf yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.
Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında devletin işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu ifade edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinin "ç." bendi uyarınca da, hükümde, kanun yolları ve süresinin gösterilmesi bir zorunluluktur. Kanun koyucu, devlet organlarının tesis ettiği işlemlere karşı kanun yolları ve hangi mercilere başvuracağı ve başvuru süresi bakımından tarafların doğru bilgi sahibi olmalarını sağlayarak dağınık mevzuat karşısında hangi yola müracaat edeceğini bilmeyen yahut tereddüt eden bireylerin hak arama özgürlüğünü etkin ve sağlıklı bir şekilde kullanmaları amaçlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi de bir çok kararında başvurucuların gerekçeli kararda belirtilen süreye güvenerek hareket etmesinin makul görülebileceği, mahkemenin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü dikkate alındığında temyiz süresinin mahkeme kararında farklı belirtilmiş olması karşısında kanunda belirtilen süre olduğunu kabul ederek dilekçenin reddine karar veren değerlendirmelerin mevzuat hükümleri çerçevesinde ve öngörülebilirlik sınırları içinde olduğunun kabul edilemeyeceği, yapılan yorumun başvurucuların temyiz hakkını kullanmayı imkânsız kılacak ölçüde ve aşırı şekilci bir yaklaşımla elde edildiği ve bu açıdan kararın başvurucuların mahkemeye erişim hakkını zedelediği sonucuna ulaşılarak, Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alman adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. (Anayasa Mahkemesi "nin 2014/819 başvuru numaralı ve 09.06.2016 tarihli ( 29757 Sayılı ve 29.06.2016 tarihli Resmi Gazete" de yayımlanan) kararı.)
Somut olayda; ilk derece mahkemesince gerek kısa kararda ve gerekse gerekçeli kararda hükmün istinaf süresi kararın tebliğinden itibaren iki hafta olarak açıklanmıştır. Gerekçeli karar, davalı vekiline, 07.09.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili ise 21.09.2016 tarihinde istinaf harç ve giderlerini yatırarak karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
Her ne kadar kanun yolu ve süresi, ilgili kanun maddelerinde açıkça belirtilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin yukarıda açıklanan kararı ve Anayasa"nın 40/2. maddesi ile 6100 sayılı Kanun"un 297. maddesinin "ç." bendi gereğince yargı organlarının yanlış yönlendirmesi sonucunda ilgililerin hak kaybına uğramayacağının kabul edilmesi gerekir.
Davalı vekilince karara karşı, kanuni sekiz günlük süre geçtikten sonra ve fakat gerekçeli kararda bildirilen iki haftalık süre içerisinde istinaf yoluna başvurulduğu açıktır. Kararda, istinaf başvuru süresinin yanlış gösterilmesi karşısında, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı açısından davalı vekilinin karara karşı süresinde istinaf yoluna başvurduğunun kabul edilmesi bir zorunluluktur. Bu durumda; Bölge Adliye Mahkemesinin karara karşı süresinde istinaf yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle başvurunun usulden reddine ilişkin kararı isabetli olmamıştır. Belirtilen sebeple; işin esasına girilerek davalı vekilinin istinaf sebepleri incelenmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.