9. Hukuk Dairesi 2008/14537 E. , 2010/1464 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin, ücret, fazla çalışma, kötüniyet
tazminatı, hafta tatili, alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1.Davacının temyizi yönünden yapılan incelemede;
Kötüniyet tazminatına hak kazanılıp kazanılmadığı noktasında taraflar arasında tartışmalıdır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medeni Kanunun 2. maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi taktirde, fesih hakkı kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işverenin 17. madde uyarınca bildirim sürelerine ait ücretin 3 katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir.
Kötüniyet tazminatına hak kazanma ve hesabı yönlerinden 4857 sayılı İş Kanunu önemli değişiklikler getirmiştir. Öncelikle 17. maddenin 6. fıkrasının açık hükmüne göre, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir. (T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/16041 Karar No: 2008/21735; T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas No: 2007/33250 Karar No: 2008/117) 1475 sayılı İş Kanununda, “işçinin sendikaya üye olması, şikayete başvurması” gibi sebepler kötüniyet halleri olarak örnekseme biçiminde sayıldığı halde 4857 sayılı İş Kanununda genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikayet etmesi, dava açması veya şahitlikte bulunması nedenine bağlı fesihlerin kötüniyete dayanmaktadır.
Tazminatın hesabı da 4857 sayılı İş Kanunu ile açıklığa kavuşturulmuştur. Kötüniyet tazminatı ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarı olarak belirlenmiş ve ayrıca ihbar tazminatının ödenmesinin gerektiği kurala bağlanmıştır.
4857 sayılı İş Kanunun 17. maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır(Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/ 21422 E, 2008/ 15336 K).
Somut olayda, davacının kötüniyet tazminatı mahkemece reddedilmiştir. Dosya kapsamından sözleşmenin, iş şartlarındaki ağır koşullarda çalışma ve işçilik haklarının ödenmemesi nedeniyle, davacı ve arkadaşlarının Bölge Çalışma Müdürlüğüne vaki şikayeti sonrasında işyerinde iş müfettişince yapılan araştırma sonucu işveren tarafından feshedildiği sabittir. Bu nedenle Dairemiz uygulamalarına göre işveren kötüniyetlidir. Ancak, davacının iş güvencesi hükümleri kapsamında olup olmadığı yönünden işyerinde fesih tarihi itibariyle çalışan işçi sayısı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Mahkemece bu olgu üzerinde durularak fesih tarihi itibariyle işyerinde çalışan işçi sayısı araştırılmalı ve sonucuna göre istekle ilgili bir karar verilmelidir. İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması durumunda, iş¬yerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre hesap edilecektir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2.Davalının temyizine gelince;
Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Davalı işveren Nisan ayı ücretinin ödendiğini belirterek bu konuda davacıya yemin teklifinde bulunmuştur. Mahkemece davalının yemin teklifi hakkında gerekli usul işlemleri yapılmadan anılan alacak hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.01.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.