10. Hukuk Dairesi 2017/3070 E. , 2017/5400 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 22.06.2004 tarihli iş kazası sonucu sürekli işgöremez hale gelen sigortalıya yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, bozmaya uyarak, ilamında belirtilen gerekçe ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı kurum ve davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, Mahkemece verilen ilk hüküm Dairemizin 02.12.2013 günlü ve 2013/22059 Esas, 2013/23172 Karar sayılı ilamı ile “davalı ...’in davaya konu iş kazasının meydana geldiği işyerinde sigortalı çalıştırıp-çalıştırmadığı; işin tamamından el çekerek, anahtar teslimi şeklinde ... Kuleleri San. Tic. AŞ.’ye yaptırıp-yaptırmadığı ve davalı ...’in asıl işveren sıfatına sahip olup olmadığı hususları ayrıntılı olarak araştırılmalı, asıl işveren sıfatına sahip olmadığı veya başka bir deyişle yapılan işin anahtar teslim olduğunun belirlenmesi halinde ise, ayrıca 506 Sayılı Yasanın 26. Maddesinin 2. fıkrası kapsamında sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususlarında, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de değerlendirilerek, davalılar arasındaki asıl işveren-taşeron ilişkisi irdelenerek, sonuca göre, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile, iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda, uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak hüküm kurulması gereğine” işaret edilerek bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise, bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mükün değildir. Mahkemece ilk bozma kararımız çerçevesinde kusur raporu aldırılmak istenmiş ise de, aldırılan ve mahkemece esas alınan, 21.04.2015 tarihli kusur raporunda davalılardan ... Kooperatifinin 506 Sayılı Yasanın 26’ncı maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki kusur nedenleri açıklıkla ortaya konulmuş olmadığı gibi olayın meydana gelmesinde asıl işveren sıfatı haricinde hangi türdeki etkinin veyahut ihmalin olay üzerinde ne derecede etkili olduğu hususunda yeterli irdeleme içermediği anlaşılmaktadır. Esasen bozma kapsamında 506 Sayılı Yasanın 26’ncı maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki sorumluluktan kastedilen, asıl işveren- taşeron ilişkisinin olmadığı hallerde ve işveren sıfatı dışındaki bir nedenle kusurlu bulunması ihtimalinin de değerlendirilmesi gereğidir. Mahkemece davalı ... hakkında verilen kusurun gerekçelerinin de yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde belirlenmesi ile tüm davalılar hakkında olayın meydana geldiği iş kolunda uzman bilirkişi kurulundan yeniden bir kusur raporu aldırılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 04.07.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.