20. Hukuk Dairesi 2016/1570 E. , 2016/6429 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki, kullanım kadastrosuna itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 09.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 07.06.2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... geldi, diğer taraftan vekili ... ve vekili ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 13.12.2010 havale tarihli dava dilekçesi ile; ... mahallesinde bulunan taşınmazının bir kısmının, 3402 sayılı Kanunun ek 4. maddesi kapsamında yapılan çalışmalarda, 1922 ada 4 parsel sayısı ile adına tespit edilmesine rağmen bu taşınmazla bir bütün olan adına tespit edilen taşınmazın kuzeyinde kalan taşınmazın kadastroya tâbi tutulmadığını belirterek kadastroya tâbi tutulmayan taşınmazın mahkemece tespiti ile bu taşınmazın fiili kullanıcı olduğunun tapu kaydına yazılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacının sübut bulmayan davasının reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 24.12.2013 tarih ve ... sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “...3402 sayılı Kadastro Kanununun 5831 sayılı Kanun ile değişik Ek-4. maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında, kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenen taşınmazlara karşı askı ilân süresi içinde açılan davaları inceleme görevi Kadastro Mahkemelerine aittir. Kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenmemiş taşınmazlara karşı açılmış davaları incelemek görevi Kadastro Mahkemelerine ait değildir. Davacının, hakkında kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenmemiş, 21.5.2012 tarihli uzman fen bilirkişi raporunda 1922 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kuzey ve doğusunda kalan yaklaşık 3921 metrekarelik sınırları içindeki taşınmaz hakkında dava açtığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; mahkemenin davanın görev nedeniyle reddine ve görevli dosyanın görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermesi gerekirken, davanın reddi şeklinde karar vermesinde isabet bulunmamaktadır...” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucu; 21.05.2012 tarihli teknik bilirkişi raporunda yeşile taralı olarak gösterilen alan yönünden açılan davada mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin ... Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna ilişkin verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4. maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede ilk kadastrosu 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1940 yılında yapılmış, 29.06.1940 tarihinde ilân edilerek 29.09.1940 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra 04.02.1981 tarihinde ilân edilen 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması vardır. 1987 yılında 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması ve henüz sınırlaması yapılmamış ormanların kadastro çalışması, 07.03.1988 tarihinde ilân edilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna, kadastro mahkemesinin görevinin 3402 sayılı Kanunun 25 ve 26. maddeleri gereğince dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesi ile başlayacağı, dava konusu taşınmaz için 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince yapılan çalışmalarda, taşınmazın alanında kaldığı belirlenerek tutanak düzenlenmediğine, davanın kadastrosuna askı ilân süresi içinde açılan bir dava da olmadığı belirlendiğine göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ve ... verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın 297/1-ç ve aynı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 07/06/2016 günü oy birliği ile karar verildi.