Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/6539
Karar No: 2010/5770
Karar Tarihi: 04.10.2010

Ticari Terk - Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2010/6539 Esas 2010/5770 Karar Sayılı İlamı

 

 

16. Hukuk Dairesi 2010/6539 E., 2010/5770 K.

16. Hukuk Dairesi 2010/6539 E., 2010/5770 K.

  • TİCARİ TERK

 

  • 7201 S. TEBLİGAT KANUNU [ Madde 35 ]
  • 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 337 ]
  • 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 353 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 231 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 232 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 309 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 34 ]
  • 4/12059 S. TEBLİGAT TÜZÜĞÜ [ Madde 28 ]
  • 4/12059 S. TEBLİGAT TÜZÜĞÜ [ Madde 55 ]

"İçtihat Metni"

Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık H... K..."ın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 337/a maddesi gereğince 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair İstanbul 9.İcra Mahkemesinin 24.3.2009 tarihli ve 2008/3841 esas, 2009/473 sayılı kararında yasa yolunun ve merciinin yanlış gösterilmesi sebebiyle hükmün kesinleşmediğinden kararın usulüne uygun olarak kesinleştirilmesi talebinin reddine ilişkin aynı mahkemenin 28/04/2010 tarihli, 2008/3841 esas, 2009/473 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 12/05/2010 tarihli ve 2010/278 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

Tebliğname ile;

1- İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 12/05/2010 tarihli, 2010/278 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07/11/2006 tarihli ve 2006/6-123 esas, 2006/229 sayılı ilamıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 13/07/2009 tarihli ve 2009/8068 Esas, 2009/10789 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, Anayasa"nın 40/2, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca karar ve hükümlerde, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesinin gerekmesi karşısında müşteki vekilinin yüzüne karşı sanığın yokluğunda verilen İstanbul 9. İcra Mahkemesinin 24.3.2009 tarihli kararında kanun yoluna başvuru şekli, başvuru süresinin başlangıcı konusunda tebliğ ve tefhimden hangisinin esas alınacağı ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceği hususları gösterilmediği gibi kanun yolu, süresi, mercii, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin açıkça gösterildiği meşruhatlı davetiye de gönderilmediği cihetle, anılan kararın kesinleşmemesi sebebiyle infaz için gönderilen kararın kesinleşip kesinleşmediği hususuna yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine verilen aynı Mahkemenin 28/04/2010 tarihli kararına yönelik itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde,

2- İstanbul 9. İcra Mahkemesinin 24.03.2009 tarihli ve 2008/3841 Esas, 2009/473 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;

Yargılama aşamasında sanığa gönderilen duruşmaya çağrı kağıdının 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi uyarınca tebliğ edilerek yargılama yapıldığı anlaşılmış ise de, anılan maddenin uygulanabilmesi için gerekli ön koşul olan kendisine veya adresine Kanun"un gösterdiği usullere göre, daha önce yapılmış bir tebliğ işleminin bulunması veya tebliğ yapılmamış ise söz konusu Kanun"un 35. maddesinin son fıkrasında gösterilen istisnai durumlardan birinin oluşmasının gerekli olması karşısında; duruşmaya çağrı kağıdının tebliği için sanığın bilinen son adresine çıkartılmış tebligat bulunmaması sebebiyle anılan Kanun maddesi uyarınca doğrudan yapılan tebligatın geçerli sayılmayacağı gibi, Tebligat Tüzüğü"nün 55/2. maddesi yollamasıyla aynı tüzüğün 28. maddesinde adres araştırmasına yönelik olmak üzere belirtilen şekil şartları yerine getirilmeden yapılan tebligatın geçerli sayılmayacağı, bu hususun Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 1.12.2004 tarih, 2004/20415-12070 sayılı ilamında da kabul edildiği cihetle, duruşmaya çağrı davetiyesinin usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşılmakla, sanığın savunma hakları kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemekle anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 26.7.2010 gün ve B.03.O.CIG.0.00.00.04¬

¬105-34-4603-2010/7967/49075 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 11.8.2010 gün ve K.Y.B. 2010/186844 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

1- Dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı bulunan ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçu İİK"nun 337/a maddesinde üç aydan bir seneye kadar hapis cezasıyla yaptırım altına alınmış olup, anılan Yasanın 353. maddesinin birinci fıkrasında müeyyidesi disiplin hapsi veya tazyik hapsi olan eylemlerin itiraz yasa yoluna tabi tutulmuş olması karşısında, sanığın üç ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin müşteki vekilinin yüzüne karşı sanığın yokluğunda verilen İstanbul 9. İcra Mahkemesinin 24.03.2009 tarihli kararının Anayasa"nın 40/2, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 34/2, 231/2, 232/6. maddelerine aykırı olarak ve temyiz kanun yoluna tabi olmasına rağmen itiraz yasa yoluna tabi olduğu belirtilerek tarafların yanıltıldığı, başvuru şekli ve süresinin başlangıcı konusunda, tebliğ ve tefhimden hangisinin esas alınacağı ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceği hususlarının gösterilmediği gibi, bu hususları içeren meşruhatlı davetiye de gönderilmediği cihetle, itiraz merciince itirazın bu yönden kabulü ile dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtaya gönderilmesine karar verilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Diğer taraftan, İstanbul 9. İcra Mahkemesinin 24.03.2009 tarih, 2008/3841 esas ve 2009/473 sayılı kararı temyiz incelemesinin yapılmaması nedeniyle henüz kesinleşmediğinden tebliğnamedeki (2) nolu bozma nedenini tartışmakta hukuki yarar görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görülmekle İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 12.5.2010 tarihli ve 2010/278 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu"nun 309/4-b maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın yerel mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 04.10.2010 gününde oy birliği ile karar verildi.
 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi