10. Hukuk Dairesi 2017/2873 E. , 2017/5365 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, trafik - iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle uğranılan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26/1. maddesidir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak, bozma sonrası alınan kusur raporuna dayalı olarak davalı işverenin % 20 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek taleple bağlı karar verilmiş ise de,bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bozma sonrası bilirkişilerden rapor alınarak; davalıya ait işyerinde tır şoförü olarak çalışan sigortalının ..."dan oto yedek parçası yüküyle dönerken trafik kazası yaparak ölmesi şeklinde meydana gelen iş kazasında, davalı işverenin, sigortalıya yeterince eğitim vermediği, seyrüsefere çıkan sürücüleri denetlemeyerek seyrüsefer sürecinde dinlenme ve uyuma sürelerini belirleyen bir sözleşme yapmayıp sürücüleri kendi insiyatifine bıraktığından bahisle kusurlu bulunduğu anlaşılmış olup, bu haliyle kusur raporu hüküm kurmaya elverişsiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesi olup, bu tür davalar kusur sorumluluğu esasına dayanmaktadır. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda raporda tartışılması gerekir.
Kamu düzeni düşüncesi ile oluşturulan işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuat hükümleri; işyerleri ve eklerinde bulunması gereken sağlık şartlarını, kullanılacak alet, makineler ve hammaddeler yüzünden çıkabilecek hastalıklara engel olarak alınacak tedbirleri, aynı şekilde işyerinde iş kazalarını önlemek üzere bulundurulması gerekli araçların ve alınacak güvenlik tedbirlerinin neler olduğunu belirtmektedir. Burada amaçlanan yapılmakta olan iş nedeniyle işçinin vücut tamlığı ve yaşama hakkının önündeki tüm engellerin giderilmesidir.
Uygulamada önemli olan, işverenin iş kazasına neden olmuş hareketinin işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı bulunup bulunmadığının tespiti işidir.
Bu konuda yapılacak ilk yargı işlemi, mevcut hükümlere göre alınacak tedbirlerin neler olduğunun tespiti işidir. Mevzuat hükümlerince öngörülmemiş, fakat, alınması gerekli başkaca bir tedbir varsa, bunların dahi tespiti zorunluluğu açıktır. Bunların işverence tam olarak alınıp alınmadığı (=işverenin koruma tedbiri alma ödevi), alınmamışsa zararın bundan doğup doğmadığı, duruma işçinin tedbirlere uymamasının etkili bulunup bulunmadığı (=işçinin tedbirlere uyma yükümlülüğü) ve bu doğrultuda tarafların kusur oranı saptanacaktır.
Sorumluluğun saptanmasında kural, sorumluluğu gerektiren ve yasada belirlenmiş bulunan durumun kendi özelliğini göz önünde bulundurmak ve araştırmayı bu özelliğe göre yürütmektir.
Hal böyle olunca, mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, işverenin sorumluluğunun belirlenmesi için, trafik-iş kazası sırasında sigortalının kullandığı araca uygun sürücü belgesinin olduğunun anlaşılması karşısında, işverenin sigortalının dinlenmesi için gerekli tedbirleri almadığının somut verilere dayanması gerektiği, yine sigortalı sürücünün dinlenmeden devamlı surette araç kullanarak kazanın meydana geldiğinin de somut verilerle ortaya konulması gerektiği gözetilerek, kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınarak, varılacak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, salt soyut değerlendirmeler içeren rapora göre yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 03.07.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.