Davacı, muriesinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin görev yönünden reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacılar, murisleri G.C."ın davalılardan A. Tekstil firmasına ait servis aracında yolcu-işçi olarak işe giderken oluşan kaza sonrası ölümü nedeniyle, maddi ve manevi zararlarının giderilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu"nun 24.03.2005 gün ve 188 sayılı ilke kararına dayanılarak davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ise de bu sonuç yerinde değildir.
Gerçekten verilen kararın dayanağı gereği bir "görevsizlik" kararı olmadığı, bir gönderme kararı olduğu ortada olduğu gibi, bu kararın dayanağı olan ilke kararları ve yasal gerekçeleri açıklamak gerekirse;
2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunu’nun 2/b ve 2461 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nun 4/2.maddeleri uyarınca bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konularında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu yetkili kılınmıştır.
Kural olarak mahkemeler bulundukları ilçenin idari sınırları içinde yargı yetkisine sahiptirler. Ancak Büyükşehir belediyesi bulunan ilçelerde o ilin adı ile anılan mahkemeler ile Büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçelerin adı ile anılan mahkemelerin yargı çevrelerinde çakışma söz konusu olduğundan bu konuda 3030 sayılı Kanunun 5/3.maddesi ile yapılan düzenlemeye göre bu mahkemelerin yargı çevrelerinin, ilçe sınırlarına bakılmaksızın, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirleneceği öngörülmüştür.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, 14.11.2002 tarih ve 520 sayılı kararı ile uygulamadaki tereddütleri ortadan kaldırmaya yönelik genel esasları belirtmiş olup, buna göre Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza mahkemelerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin , yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine karar verilmiştir.Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalan merkez ilçenin adı ile kurulmuş müstakil iş mahkemelerinin yargı yetkisi Büyükşehir belediyesi hudutları ve ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi ile sınırlanmıştır.Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun anılan kararında ayrıca kararın ilanına kadar açılmış olan davaların açıldığı mahkemelerde görülmeye devam edilmesine karar verilmiştir.
Yargı sistemimiz içersinde oluşturulan özel kanunlara göre kurulmuş olan ihtisas mahkemelirin yarğı alanlarının yeniden belirlenmesi ile ihtisas mahkeme kurulmayan yerlerde bu mahkemelerin görev alanına giren iş ve davalara hangi mahkemenin bakması gerektiği hususunda bu kezde Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunda 24.03.2005 gün 188 sayılı ilke kararı oluşturulmuştur.
Anılan ilke kararının 12.maddesinde "İş Mahkemeleri Konusunda" düzenleme yapılarak I-a bendinde "Büyük Şehir Belediyesi sınırları içersindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyükşehir belediyesi sınırları içersinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tesbitine" denilerek bu konudaki önceki ile kararı tekrarlanmış olup, görülmekte olan davalara ilişkin yeni bir düzenlemenin getirilmediği, bu yönü ile bir önceki ilke kararının görülmekte olan davalara ilişkin düzenlemesi ile yine Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu"nun 27.12.2004 gün ve 636 sayılı kararı ile "5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunun yürürlüğe girmesiyle Büyükşehir Belediyesi sınırları içersinde kalan ilçelerde görülmekte olan ve 5216 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar açılmış olan iş davalarının açıldığı mahkemelerde görülmeye devam olunmasına bu tarihtan sonra açılan iş davalarının ise Yüksek Kurul"un 14.11.2002 gün ve 520 sayılı kararı gereğince bağlı bulundukları ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinde görülmesine " dair kararının uygulanması gerektiği açıktır.
Somut olaya gelince, davanın açıldığı tarih olan 21.12.2001 tarihinde Kestel ilçesi Bursa Büyükşehir Belediyesi sınırları içersinde değildir. Bu nedenle Bursa İş Mahkemelerinin Kestel ilçesi sınırları ile ilgili yargı yetkisi, Kestel ilçesinin 5216 sayılı Kanunla Bursa Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alındığı 23.07.2004 tarihinden itibaren başlamıştır. Bu durumda anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan söz konusu bu davaya sözü edilen ilke kararları ve yasa hükmü gereğince, Kestel Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinde bakılması gerekir.
Mahkemenin aksine düşünce ve yerinde olmayan gerekçesine dayalı hüküm açıklanan nedenlere göre usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulmalıdır.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 21.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.