
Esas No: 2022/6300
Karar No: 2022/12493
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/6300 Esas 2022/12493 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2022/6300 E. , 2022/12493 K."İçtihat Metni"
... Cumhuriyet Başsavcılığının 14/02/1990 gün ve 1990/3148 Esas sayılı iddianamesi ile sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında "Silahla Gasp" suçundan cezalandırılmaları istemi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde, ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/04/1992 gün ve 1990/43 Esas, 1992/60 Karar sayılı kararı ile sanıkların mahkumiyetlerine karar verildiği, hükmün resen temyize tabi olduğu, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından düzenlenen 06/07/1992 tarihli tebliğname ile mahkeme hükmünün "ONANMASI"nın talep edildiği,
Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 13/07/1992 gün ve 1992/5935 Esas, 1992/5638 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verildiği,
Lehe kanun değerlendirilmesi için yapılan yargılama neticesinde; ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/09/2015 gün ve 1990/45 Esas, 1992/60 Karar sayılı ilamı ile sanıkların cezalandırılmalarına karar verildiği, hükmün hükümlü ..., ... müdafii ve ... müdafii tarafından temyiz edildiği, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından düzenlenen 18/11/2016 tarihli tebliğname ile mahkme hükmünün "BOZULMASI"nın, ...'ın temyiz isteminin reddinin talep edildiği, Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 14/01/2020 gün ve 2017/3467 Esas, 2020/36 Karar sayılı ilamı ile ;
I-Hükümlü ...’ın temyiz isteminin incelenmesinde;
05/08/2017 gün ve 30145 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 20/07/2017 gün ve 7035 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle, 5271 sayılı CMK'nin 291/1. maddesindeki “Yedi gün” olan temyiz süresinin “15 gün” olarak değiştirildiği, ancak temyiz sürelerine ilişkin olarak yapılan değişikliklerin, kanunun yürürlüğe girdiği tarih ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanacağı da dikkate alındığında;
... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.09.2015 gün ve 1990/43 esas, 1992/60 sayılı kararının, 11.09.2015 tarihinde bizzat kendisine tebliğini müteakip, yasal yedi günlük süre geçtikten sonra 21.09.2015 tarihli dilekçe ile temyiz talebinde bulunan hükümlü ...’ın vaki temyiz isteminin CMK'nin 298/1. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-Hükümlüler ... ve ... savunmanlarının temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Oluşa ve dosya içeriğine göre; hükümlü ...’in, yakalanmasının ardından, suç konusu kol saatini evinde sakladığını beyan etmesi üzerine, 18.01.1990 günü anılan yerde ele geçirilen eşyanın katılana iadesinin sağlandığının anlaşılması karşısında;
Katılan ...’ten, kısmi iade nedeniyle soruşturma aşamasında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına muvafakatı bulunup bulunmadığı sorulup, sonucuna göre hükümlüler hakkında TCK'nin 168/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama koşullarının takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Mahkumiyet hükmünün doğal sonucu olan TCK'nin 53. maddesine ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin, 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanan, 08.10.2015 gün, 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile ortaya çıkan değişikliğin karar yerinde yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlüler ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozmanın, diğer hükümlüler ... ve ...’a sirayetine; infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine," karar verildiği, bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde; ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/09/2021 gün ve 1990/45 Esas, 1992/60 Karar sayılı ilamı ile sanıkların cezalandırılmalarına karar verildiği, hükmün hükümlü ... müdafii, ... müdafii, ... müdafii ve ... müdafii tarafından temyiz edildiği,
Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 07/06/2022 gün ve 2021/25713 Esas, 2022/8882 Karar sayılı ilamı ile; önceki hükümleri temyiz etmeyen sanıklar ... ve ... müdafiilerinin bozma sonrası kurulan hükümleri temyiz edebileceği kabul edilerek yapılan incelemede;
I)Hükümlüler ..., ... ve ... müdafiilerinin kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hâkimler Kurulunun takdirine göre, sanıklar ..., ... ve ... müdafiilerinin temyiz istemleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye kısmen uygun kısmen aykırı olarak ONANMASINA,
II)Hükümlü ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelemesine gelince;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Fiili işlediği tarihte on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan hükümlünün cezasından, suç tarihi nazara alındığında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 31/3. maddesinin, 08.07.2005 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki metnine göre 1/2 oranında indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlü müdafiinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine’’ ilişkin kararlara, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.06.2022 gün ve 6–2021/136625 sayılı yazıları ile itiraz edilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasında somut vak'a bazındaki uyuşmazlık; ilk hükmü temyiz etmeyen hükümlü ... ile ilk hükmü süresinde temyiz etmeyen hükümlü ...'ın, diğer hükümlüler ... ve ...'nın temyizi üzerine hükmün lehe bozulmasının ardından, sirayet nedeniyle hakkında kurulan ikinci hükmü temyiz etmelerinin olanaklı olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Adil yargılanma hakkının en önemli başlıklarından birini oluşturan savunma hakkı, temel bir insanlık hakkı olarak İHAS 6. ve 2709 sayılı Anayasa’mızın 36. maddeleriyle 5271 sayılı CMK’nın çeşitli hükümlerinde güvence altına alınmıştır.
Kanun yoluna başvurma hakkı da, savunma hakkının en önemli bölümlerinden birini oluşturmaktadır.
Kanun yoluna başvurma hakkı, aynı zamanda hak arama özgürlüğü ile erişim hakkının da önemli alt başlıklarından birisidir.
Öte yandan; 7 No.'lu Ek Protokolün “Cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkı” başlıklı 2. maddesi uyarınca; kural olarak herkes aleyhine verilen mahkumiyet hükmünü yüksek bir mahkemede yeniden inceletebilme hakkına sahiptir.
CMK'nın 267. maddesi uyarınca, hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde mahkeme kararlarına karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir.
Aynı Kanun’un 272 ve devamı maddeleri uyarınca, (Suçluların iadesi ile 5320 sayılı CMK'nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8. maddesinde belirtilen istisnalar dışında) ilk derece mahkemesinden verilen bütün nihai kararlar yâni hükümler, kural olarak istinaf kanunyolu denetimine tâbidir.(CMK’nın 272/3. maddesinde belirtilen istisna kapsamında kalan hükümler ise; kesindir.)
CMK’nın 286/1. maddesi uyarınca, istinaf mahkemesinin verdiği bozma dışındaki kararlar ile aynı maddenin 2. ve 3. fıkrası kapsamında belirtilen istisnalar dışındaki bütün istinaf mahkemesi kararları temyiz kanun yolu denetimine tabidirler.
CMK’nın 306. (1412 sayılı CMUK’nın 325) maddesi uyarınca, hüküm sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından yararlanırlar.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 21.05.2019 ve 171-453 sayılı kararında da belirtildiği üzere; önceki hükmü temyiz etmeyen sanığın sirayet üzerine verilen kararı temyiz edilemeyeceği görüşündedir.
Dairemiz ise; yukarıda açıklanan gerekçeler ile Any. m. 36, AİHS m. 6, (7) No.’lu Ek Protokol m. 2/1, 5320 SK m. 8/1 ve 5271 sayılı CMK’nın m. 306, 260 ve devamı hükümleri uyarınca önceki hükmü temyiz etmeyen sanığın sonradan verilen hükmü temyiz edebileceğini kabul etmektedir.
Nihayet Anayasa’mız ve AİHS hükümlerine göre hak ve özgürlükler asıl, kısıtlamalar ise istisnadır. Sınırlama ve kısıtlamalar ise; belli koşularda ve ancak kanunla yapılabilir. Hak arama özgürlüğü ve erişim hakkı kapsamında olduğu tartışmasız olan kanun yoluna başvurma hakkının içtihat yoluyla daraltılması, somut olayda olduğu gibi temyiz hakkının kullanılmasının engellenmesi, 5271 sayılı CMK’nın 289 (1)-h maddesi bağlamında hukuka kesin aykırılık hâlidir.
Bu itibarla önceki hükmü temyiz etmeyen hükümlü ... ile süresinde temyiz etmeyen hükümlü ...’ın bozma sonrası kurulan hükmü temyiz edebileceği değerlendirilmiştir. Bu itibarla Dairemizin 07/06/2022 günlü, 2021/25713 esas ve 2022/8822 karar sayılı onama-bozma kararımızın kaldırılıp hükümlüler ... ve ... müdafiilerinin temyiz istemlerinin reddine karar verilmesine dair Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı yerinde görülmemiştir.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
5271 sayılı CMK'nın 6352 sayılı Yasanın 99. maddesi ile değişik 308. maddesi gereğince yapılan incelemede;
Dairemizin 07/06/2022 gün ve 2021/25713 esas, 2022/8822 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz sebepleri yerinde görülmediğinden,
CMK'nın 308/2-3. maddeleri gereğince İTİRAZIN REDDİNE, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 27.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.