19. Hukuk Dairesi 2019/1914 E. , 2019/4747 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasındaki sözleşmeye istinaden davacı şirket tarafından düzenlenen fatura bedelinin davalı şirket tarafından ödenmemesi üzerine alacaklı olduklarının tespiti talebiyle açılan bilahare 22.06.2006 tarihinde ıslah ile alacak davası olarak devam edilen davada ıslah edilirken alacağın faizine yönelik sehven talepte bulunulmadığı, davalının asıl alacağa ilişkin iddialarının İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce incelendiği ve reddedildiği, faizin asıl alacağın dışında dava konusu yapılabileceği, alacağın zamanaşımına uğramadığını belirterek, asıl alacağa ilişkin davada davacıya ödenmesine karar verilen 121.540,00 TL’ye, ıslah tarihi olan 22.06.2006 tarihinden itibaren, işlemiş 168.809,90 TL faiz alacağının dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl alacağa ilişkin davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı ile davalı arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davacının davalıdan alacağının doğmadığını, dolayısyla ana para alacağı olmadığından faiz alacağının da oluşmayacağını, davacının faiz talebinin zamanaşımına uğradığını belirterek, savunmasıyla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalı ile yaptıkları ticari alış veriş nedeniyle faturaya bağlı alacağının tahsili amacıyla açtığı dava sonunda İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/167 esas ve 2012/209 karar sayılı ve 27.09.2012 tarihli kararı ile davada faiz talebi olmadığından asıl alacak yönünden davacının 121.540,00 TL alacaklı olduğuna karar verildiği, hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nce onandığı ve davalının karar düzeltme talebinin 12.05.2015 tarihli karar ile reddedilerek kesinleştiği, alacak davaları ve bunların fer’ileri 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan davalının zamanaşımı itirazının reddedildiği, asıl alacağa ilişkin davanın açıldığı tarih olan 22.06.2006 ile faiz alacağı talebini içeren davanın açılış tarihi olan 12.11.2012 tarihi arasında hüküm altına alınan 121.540,00.-TL tutarındaki kesinleşen asıl alacağa 3095 sayılı Kanun"un 2. maddesi uyarınca avans faizi hesabı yaptırıldığı, davacının 165.936,23.-TL faiz alacağı bulunduğu ancak davacının 168.809,90 TL talep ettiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, dava tarihinden itibaren bu miktara talep gibi reeskont faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava faiz alacağının tahsili için açılmış bir alacak davasıdır. Davacı faiz alacağını belli bir rakam olarak talep etmiş hangi tür faizden hesaplanacağını belirtmemiştir. Davacı faiz alacağını avans faizine göre talep edebilir. Bilirkişi de bu şekilde hesaplama yapmıştır. Bu itibarla mahkemece, faiz alacağına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
2-Ancak işbu davada müddeabih faiz alacağı olduğundan, 818 sayılı BK"nun 104/son, ve 6098 sayılı TBK"nun 121/son fıkraları uyarınca faiz alacağına tekrar temerrüt faizi yürütülümez, mahkemece faize faiz yürütülecek şekilde karar verilmesi doğru değildir. Yerel mahkeme kararının bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının oyçokluğuyla reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün oybirliğiyle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 14/10/2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davalı, dava dilekçesinde faiz alacağının tahsiline, dava tarihinden itibaren de açıkça reeskont faiz oranında faiz uygulanmasını talep etmiş olmakla işlemiş faiz alacağını da reeskont faiz oranına göre isteyebilir. Bu durumda dava tarihine kadar olan dönem içerisinde de hesaplanacak işlemiş faiz miktarında da reeskont faiz oranı göz önüne alınarak hesaplama yapılması gerekir. HMK"nın 26. maddesi uyarınca davacının dava dilekçesinde talep etmediği faiz oranı dışında başka bir faiz oranı dikkate alınarak davalı aleyhine fazla işlemiş faize hükmedilmesi talep aşımı niteliğinde olup mahkemece talep aşımının re"sen gözetilmesi gerektiğinden, davacı dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususlar dışında kendi lehine hukuki sonuçlar elde edemeyeceğinden sayın çoğunluğun 1 nolu bentte yazılı görüşüne katılmamaktayız.