Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/323
Karar No: 2020/852

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/323 Esas 2020/852 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/323 E.  ,  2020/852 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki "icra memur işleminin iptali” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İstanbul 10. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kabulüne ilişkin karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.
    2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. İNCELEME SÜRECİ
    Borçlu İstemi:
    4. Borçlular vekili 01.08.2014 tarihli şikâyet dilekçesinde; alacaklının müvekkili şirketler aleyhine aldığı 11.07.2014 tarihli ihtiyati haciz kararı ile müvekkili şirketlerin tüm banka hesapları, üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları ile gayrimenkulleri üzerine ihtiyati haciz tesis edildiğini, İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/249 E. sayılı dosyasında görülen iflasın ertelenmesi davasında verilen 02.07.2014 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile “…6183 sayılı Kanun’a göre yapılan takipler de dahil olmak üzere açılmış ve açılacak tüm icra takiplerin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına…” karar verildiğini, Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.07.2014 tarihli ek ihtiyati tedbir kararı ile “…açılmış ve açılacak olan ihtiyati haciz kararlarının infazen durdurulmasına…” karar verildiğini, ancak uygulamada 24.07.2014 tarihli ek ihtiyati tedbir kararının icra dairelerince yanlış yorumlandığını ve 02.07.2014 tarihinden itibaren hüküm doğuran tedbir kararının 24.07.2014 tarihinden itibaren hüküm doğuracak gibi dikkate alındığını, bu nedenle 02.07.2014 tarihli ihtiyati tedbir kararının tavzihi amacıyla mahkemeye başvurduklarını, İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/249 E. sayılı dosyasında verilen 25.07.2014 tarihli ara karar ile “02.07.2014 tarihli ihtiyati tedbir kararında yer alan “davacı şirketler aleyhine açılmış ve açılacak tüm icra takiplerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına” hükmünün ihtiyati haciz kararlarının tatbikini de kapsadığının açıklanmasına” karar verildiğini, 25.07.2014 tarihli ara kararı icra dairesine sunarak ihtiyati hacizlerin fekkini talep ettiklerini ancak icra dairesinin 31.07.2014 tarihli işlem ile taleplerinin reddedildiğini, 25.07.2014 tarihli ara karar gereğince 02.07.2014 tarihi itibariyle müvekkili şirketler hakkında hiçbir ihtiyati haciz tatbik edilemeyeceğini ileri sürerek icra müdürlüğünün 31.07.2014 tarihli işleminin düzeltilerek müvekkili şirketler aleyhine konulan tüm ihtiyati hacizlerin fekkine karar verilmesini talep etmiştir.

    Mahkeme Kararı:
    5. İstanbul 10. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 15.09.2014 tarihli ve 2014/1167 E., 2014/978 K. sayılı kararı ile; İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/249 E. sayılı dosyasında borçlular hakkında görülen iflasın ertelenmesi davasında mahkemece 02.07.2014 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile açılmış ve açılacak icra takiplerinin durdurulmasına karar verildiği, İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.07.2014 tarihli ve 2014/296 D.İş sayılı kararı ile borçlular aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiği, alacaklının borçlular hakkında 17.07.2014 tarihinde takip başlattığı, İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin ihtiyati tedbir kararı ihtiyati haciz kararından daha önce verildiğinden ihtiyati hacizlerin kaldırılması gerektiği gerekçesiyle icra dairesinin 25.07.2014 tarihli kararının kaldırılmasına evrak üzerinden karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    6. İstanbul 10. İcra (Hukuk) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    7. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 17.03.2015 tarihli ve 2014/30895 E., 2015/6105 K. sayılı kararı ile; "... İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/296 D.iş sayılı 11.07.2014 tarihli ihtiyati haciz kararının icra dosyasına sunularak infazının istendiği ve hacizler konulduğu, 17.07.2014 tarihinde alacaklı tarafından bonoya dayalı kambiyo takibine başlandığı anlaşılmıştır.
    İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/249 E. sayılı iflasın ertelenmesi davasında verilen 02.07.2014 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile borçlu şirketler hakkında "açılmış ve açılacak tüm icra takiplerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına" karar verildiği, aynı mahkemenin 25.07.2014 tarihli ara kararı ile de tedbir kararının ihtiyati haciz kararlarının tatbikini de kapsadığına itiraz yolu açık olmak üzere karar verildiği görülmüştür.
    İİK’nın 179/b madde hükmü gereğince açılan iflasın ertelenmesi davası nedeniyle verilen bu tedbir kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanun’a göre yapılan takipler de dahil olmak üzere, hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur.
    Ancak, 02.07.2014 tarihli tedbir kararında ihtiyati haciz kararlarının infazına dair herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, 25.07.2014 tarihli ara kararın ise itiraz yolu açık olmak üzere verilmiş yeni bir karar olduğundan ara karar tarihinden önce konulmuş hacizlerin kaldırılması doğru değildir.
    O hâlde mahkemece şikâyetin reddi yerine kabulü ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    8. İstanbul 10. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 03.05.2016 tarihli ve 2015/828 E., 2016/506 K. sayılı kararı ile; ihtiyati haciz kararının takibe konmasının da bir çeşit icra işlemi olduğu, tedbir kararında icra takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesinin ihtiyati hacizleri de kapsadığı, asliye ticaret mahkemesince daha sonradan verilen tedbir kararında, ihtiyati hacizlerin de tedbir kararı kapsamında kaldığının belirtildiği, tedbir kararının icra işlemleri ile takipleri durduracağına göre bono (kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip) ve takiplerin tümü yönünden anlaşılması gerektiği, bütün takip çeşitlerinin tedbir kararında sayılmasına gerek olmadığı, ihtiyati haczin takibe konmasının da icra takip işlemi olduğu, tedbir kararı kapsamında kabul edilmesi gerektiği gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    9. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; (1) İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.07.2014 tarihli ihtiyati tedbir kararında, ihtiyati haciz kararlarının infazına dair herhangi bir açıklamanın bulunmadığı gözetildiğinde ihtiyati haczin icra takip işlemi olup olmadığı,
    (2) Burada varılacak sonuca göre İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.07.2014 tarihli ara kararının itiraz yolu açık olmak üzere verilmiş yeni bir karar olup olmadığı, buna göre 25.07.2014 tarihli ara karar tarihinden önce konulmuş olan ihtiyati hacizlerin kaldırılmasının gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    11. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle ihtiyati haczin açıklanması gerekmektedir.
    12. İhtiyati haciz, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş para borcu alacakları ile muayyen yerleşim yeri bulunmayan, mal kaçıran ya da kaçan, hileye başvuran borçluların vadesi gelmemiş para borcundan doğan alacakları temin bakımından alacaklıya talep hakkı tanıyan ve şartların varlığı hâlinde borçlunun yedinde ya da üçüncü kişide bulunan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları üzerine konulan bir nevi güçlendirilmiş tedbirdir.
    13. Aynı Kanunun 264. maddesinde yer alan “Dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklının; haczin tatbikinden, haciz gıyabında yapılmışsa haciz zabıt varakasının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya takip talebinde (haciz veya iflas) bulunmaya veya dava açmaya mecbur” olduğuna ilişkin düzenleme de ihtiyati haciz ile icra takibinin ayrı hukuki düzenlemeler olup, ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğuracağını ortaya koymaktadır.
    14. Bu nedenledir ki, ihtiyati haciz bir icra takip işlemi olmayıp, asıl icra takip işlemine yardımcı olan, güvence sağlayan, koruyucu nitelikte bir kurum ve bizzat icra takip işlemine dönüşmeye elverişli, yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce uygulanan bir nevi tedbir işlemidir. Nitekim bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 23.01.2008 tarihli ve 2008/12-25 E., 2008/3 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
    15. 27.12.2017 tarihli ve 2016/1 E, 2017/6 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere “…İhtiyati haciz; "icra işlemi" değil, özel geçici hukuki koruma müessesesi olduğundan, ancak İcra ve İflas Kanunu"nun 257’nci maddesindeki şartlar çerçevesinde karar verilebilir…”.
    16. Hukuk Genel Kurulunun 16.02.2000 tarihli ve 2000/12-49 E., 2000/94 K. sayılı kararında ihtiyati haczin “İİK’nın 289. maddesinde öngörülen takip yasağından sayılmayacağı”, vurgulanmış, Hukuk Genel Kurulunun 22.06.1968 tarihli ve 1967/805 E., 1968/475 K. sayılı kararında da “İhtiyati haczin Türk Ticaret Kanunu’nun 662. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler arasında sayılan takip talebi niteliğinin bulunmadığı” benimsenmiştir.
    17. Diğer taraftan iflasın ertelenmesi İİK"nın 179 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İflasın ertelenmesi hükümlerinde 09.08.2016 tarihli ve 6278 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış, 7101 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 15.03.2018 tarihinde de iflasın ertelenmesi hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır.
    18. Şikâyet konusu memurluk işleminde belirtilen İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin ihtiyati tedbir kararları tarihinde yürürlükte bulunan İİK’nın 179/a maddesinin 1. fıkrası “Mahkeme, iflâsın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaylanması için derhal bir kayyım atar; ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alır” şeklinde, aynı Kanunun 179/b. maddesinin 1. fıkrası “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.” şeklinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 2. fıkrası ise “Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.” hükmünü içermektedir.
    19. İİK’nın 179/a maddesinin 1. fıkrası uyarınca iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine mahkeme, şirketin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alır. Bu bağlamda iflasın ertelenmesini talep eden borçlu hakkındaki icra takiplerinin tedbiren durdurulmasına karar verilebilir.
    20. Mahkemenin iflasın ertelenmesi sırasında her türlü takibin durdurulacağına karar vermesi, ihtiyati haciz kararı verilmesini ve kararın uygulanmasını engellemez (Ermenek, İ.: İflasın Ertelenmesi, Ankara 2010, 2. baskı, s. 243).
    21. İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici veya sınırlı olabilen hukuki korumadır (Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2013 tarihli ve 21-/1791 E.- 1676 K.).
    22. Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete başladığı tarihten önce verilmiş ise bu ihtiyati tedbir kararlarına karşı kanun yolu kapalıdır. 21.02.2014 tarihli ve 2013/1 E., 2014/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 391 ve 394. maddelerinde geçen “kanun yolu” ibaresi ile HMK’nun 391 ve 394. maddelerinde geçen “kanun yolu” ibaresi ile kastedilenin istinaf yolu olduğu, Geçici 3. madde yollamasının sadece 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun temyize ilişkin hükümlerini kapsadığı ve ihtiyati tedbire ilişkin kararların nihai nitelikte kararlardan olmadığı, ayrıca bu konuda özel bir düzenlemenin de bulunmadığı gözetildiğinde bu tür kararların temyiz yolu kapsamında incelenemeyeceği kanaatine varılmıştır.
    23. Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki HMK’nın 304. maddesi hükmün tashihini, 305. maddesi ise hükmün tavzihini düzenlemiş olup, anılan maddelerde yazılı durumların ortaya çıkması hâlinde, hâkim vermiş olduğu hükümde bazı düzeltme ve değişiklikler yapabilir. Ancak hükmün tashihi veya tavzihi bahanesiyle hüküm fıkrasında, taraflara tanınan haklarla, yüklenen borçlar bağlamında bir daraltma ya da genişletme yani herhangi bir değişiklik yapılamaz (Tanrıver, S.: Medeni Usul Hukuku C. I, Ankara 2016 s. 999). Bu çerçevede hükmün tavzihine karar veren mahkeme daha önce unuttuğu bir hususu hükme ekleyemez ya da hükmünü düzeltemez. Zira tavzihin amacı hükümdeki hatanın düzeltilmesi ya da eksik kalan unutulan talepler hakkında karar verilmesi değildir (Pekcanıtez, H./ Özekes, M./ Akkan, M. Korkmaz, T.M.: Medeni Usul Hukuku, C. 3., İstanbul 2017, s. 2005).
    24. HMK’nın 305. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tavzih hükmün icrası tamamlanıncaya kadar aynı Kanunun 306. maddesinde yazılı usule göre istenebilir.
    25. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; borçlu şirketler tarafından İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/249 E. sayılı dosyasında açılan iflasın ertelenmesi davasında mahkemece 02.07.2014 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile “1- İhtiyati tedbir ve kayyum atanması talebinin İİK 179/a maddesi uyarınca kabulü ile İİK. 179/b maddesindeki sınırlamalar dikkate alınmak suretiyle, davacı şirket aleyhindeki 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere, açılmış ve açılacak tüm icra takiplerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına; İİK 206. maddesine göre 1. sırada yer alan alacaklar için ihtiyati tedbirin uygulanmamasına; taşınır-taşınmaz veya ticari işletme rehni ile temin edilmiş alacaklılar tarafından açılan icra takipleri yönünden ise sadece muhafaza tedbirlerinin uygulanmasının ve rehinli malların satışının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına…” karar verildiği, Mahkemenin 24.07.2014 tarihli ek ihtiyati tedbir kararı ile 02.07.2014 tarihli kararın 1 numaralı bendinde yer alan hükme ek olarak “1-…açılmış ve açılacak olan ihtiyati haciz kararlarının infazının durdurulmasına, 2- ihtiyati haciz kararlarının kaldırılması talebinin reddine…” karar verildiği, Mahkemenin 25.07.2014 tarihli ara kararı ile “…1-Kesin haciz yolu ile sağlanamayacak olan tahsil işlemlerinin ihtiyati haciz yolu ile sağlanamayacağı açık olmakla beraber uygulamada tereddüt oluştuğu anlaşılmakla davacılar tarafından mahkememize açılan iflas erteleme davasında mahkememizce verilen 02/07/2014 tarihli ihtiyati tedbir kararında yer alan " davacı şirketler aleyhine açılmış ve açılacak tüm icra takiplerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına" hükmünün ihtiyati haciz kararlarının tatbikini de kapsadığının açıklanmasına,..” karar verildiği, alacaklı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. tarafından İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.07.2014 tarihli ve 2014/296 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararının İstanbul 4. İcra Dairesinin 2014/21347 E. sayılı dosyasına 11.07.2014 tarihinde sunularak infazının istendiği, alacaklı vekilinin borçlu şirketler dışında diğer borçlular hakkında 17.07.2014 tarihinde takip talebinde bulunduğu, borçlular Tınarsoy Elk. Tic. San. Ltd. Şti. ile Mst Elektromekanik İnş. Taah. ve Tic. A.Ş. vekilinin 31.07.2014 tarihinde icra dairesine başvurarak İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/249 E. sayılı dosyasında verilen 02.07.2014 ve 25.07.2014 tarihli ara kararlara dayanarak ihtiyati hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, icra dairesince 31.07.2014 tarihli işlemle talebin reddine karar verildiği, borçlu şirketler vekilinin icra mahkemesine başvurarak 31.07.2014 tarihli memurluk işleminin iptali ile ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
    26. Yukarıda belirtilen ilkelere ve yasal düzenlemelere göre İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/249 E. sayılı dosyasında verilen 02.07.2014 tarihli tedbir kararında ihtiyati haciz kararlarının infazına dair herhangi bir açıklama bulunmayıp, ihtiyati haciz icra takip işlemi olmadığından anılan tedbir kararı ihtiyati haciz kararının infazını engellemez. Başka bir deyişle ihtiyati haciz icra takip işlemi olmadığından 02.07.2014 tarihli ihtiyati tedbir kararı ihtiyati hacizlerin infazını kapsamaz.
    27. İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/249 E. sayılı dosyasında verilen 02.07.2014 tarihli ara kararda hükmedilmeyen ihtiyati haciz kararlarının infazı ile ilgili tedbire 25.07.2014 tarihli ara kararda hükmedildiği görülmektedir. 25.07.2014 tarihli ara kararın, 02.07.2014 tarihli ara kararının tavzihi adı altında verilmiş yeni bir karar olduğunun kabulü gerekir. Mahkeme kararları verildiği andan itibaren hüküm doğurur. Bu itibarla 25.07.2014 tarihli ara karar tarihinden sonra ihtiyati haciz kararı uygulamaları durdurulacaktır. Yoksa 25.07.2014 tarihli ara karar, daha önce 11.07.2014 tarihinde verilip aynı tarihte infaz edilen ihtiyati haciz uygulamalarının kaldırılması hukuki sonucunu doğurmaz.
    28. Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2019 tarihli ve 2017/12-376 E., 2019/279 K. sayılı kararında da icra mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının hükümden sonra verilen bir açıklama yazısı ile genişletilemeyeceği, değiştirilemeyeceği benimsenmiştir.
    29. Nitekim İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/249 E. sayılı dosyasında verilen 24.07.2014 tarihli ek ihtiyati tedbir kararında da; mahkemece verilen 02.07.2014 tarihli ara kararda ihtiyati hacizler yönünden bir hüküm olmadığı gerekçesi ile ihtiyati haciz kararlarının infazının durdurulması talebinin kabulü ile 02.07.2014 tarihli ara karara ek olarak açılmış ve açılacak olan ihtiyati haciz kararlarının infazının durdurulmasına, infaz olunan ihtiyati haciz kararlarının kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir. Verilen bu karar pek tabidir ki 24.07.2014 tarihinden sonra konulan ihtiyati hacizler hakkında uygulanacaktır.
    30. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında ihtiyati haczin bir icra takip işlemi olmadığı ancak İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25.07.2014 tarihli ara kararın, yanlış bir tavzih kararı olsa da uygulanması gerektiği, icra mahkemesince ara karar yorumlanamayacağından direnme kararının değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    31. O hâlde İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/249 E. sayılı dosyasında verilen 02.07.2014 tarihli tedbir kararında ihtiyati haciz kararlarının uygulanmasının durdurulmasına dair bir karar olmadığı hâlde, 25.07.2014 tarihli ara karar ile 02.07.2014 tarihli ara kararın ihtiyati haciz kararlarının tatbikini de kapsadığının açıklanması hükmü, tavzih hükmü olmayıp, tavzih adı altında ihtiyati haciz uygulamalarının durdurulması şeklinde verilen 25.07.2014 tarihli bu yeni kararın, 02.07.2014 tarihinde verilmiş karar gibi değerlendirilerek 25.07.2014 tarihinden önce uygulanan ihtiyati hacizlerin kaldırılması usul ve yasaya aykırıdır.
    32. Diğer taraftan, İstanbul 10. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 15.09.2014 tarihli ilk kararının gerekçesinde ve hüküm fıkrasında şikâyet konusu olan 31.07.2014 tarihli icra memurluk işlemi yerine 25.07.2014 tarihli icra memurluk işlemi belirtilmiş olması hususu mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
    33. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    34. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun"un 29. maddesi ile eklenen geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.11.2020 tarihinde ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi