4. Ceza Dairesi Esas No: 2012/37317 Karar No: 2014/3808 Karar Tarihi: 10.02.2014
Tehdit - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2012/37317 Esas 2014/3808 Karar Sayılı İlamı
4. Ceza Dairesi 2012/37317 E. , 2014/3808 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 4 - 2010/283465 MAHKEMESİ : İstanbul 23. Sulh Ceza Mahkemesi TARİHİ : 11/06/2009 NUMARASI : 2008/802 (E) ve 2009/886 (K) SUÇ : Tehdit
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre, şikayetçi S.. D.."in, CMK"nın 238/2. maddesinde belirtildiği üzere kendisine davaya katılmak isteyip istemediğinin sorulmaması nedeniyle aynı Kanunun 260. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören konumunda olup hükmü temyiz etme hakkı bulunduğu anlaşıldığından, kanun yolu başvurusundaki istemi nedeniyle 5271 sayılı CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca şikayetçi S.. D.. kamu davasına katılan, vekili de katılan vekili olarak kabul edilerek yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Tanık B.. V.."nun, oğlu Murat"ın kendisine sanığın katılanı okulun önünde “ ya benimsin ya da toprağın” diyerek tehdit ettiğini söylediğini beyan etmesi karşısında, tanık Murat"ın beyanı alınmadan eksik inceleme sonucu hüküm kurulması, 2-Kabule göre de, a-Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez. Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur. Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir. Somut olayda; mahkemece yukarıda yapılan bu açıklamalara aykırı olarak sanığın katılana söylediği kabul olunan “ya benimsin ya kara toprağınsın” biçimindeki sözlerin objektif olarak korkutucu nitelikte olduğu gözetilmeden, “ciddi olmayan ve söylenmesi için bir neden olmayan sözler söylediğini, sanığın suç kastı olmadığı” şeklindeki yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, b-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5 ve CMK"nın 327/2. maddeleri uyarınca beraat eden ve kendisini müdafi ile temsil ettiren sanık yararına ve Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmolunması gerektiği gözetilmeden, vekalet ücretinin katılandan alınarak Hazineye gelir iradına karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık C.. Ü.. müdafii ve katılan S.. D.. vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.