1. Hukuk Dairesi 2017/2099 E. , 2017/6212 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 07.11.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile temyiz edilenler vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, muris muvazaası ve gizli bağış nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil ile tenkis isteklerine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakanları ...’nin bedelini ödemesine rağmen 759 ada 21 sayılı parselin 300/4400 payı ile 1333 ada 9 sayılı parseldeki 12 no’lu bağımsız bölümü davalı eşi ... adına tescil ettirdiğini, yapılan tasarrufun gizli bağış olduğunu, mirasbırakanın sağlığında davalı ...’a 80.000,00 TL borç verdiğini ancak iade edilmediğini, yine mirasbırakana ait paraların davalı ...’in banka hesaplarında durduğunu, saklı paylarının ihlal edildiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasçılar adına tescilini, davalı ...’a verilen borcun ve davalı ...’in hesaplarında duran paraların terekeye iadesini, mümkün olmadığı takdirde saklı payın tespit ve tenkisini istemişlerdir.
Davalılar, davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında, davanın haksız olduğunu, davacıların 25/11/2008 tarihli noter tanzimli sözleşme ile miras haklarını devrettiklerini, mirasbırakanın davacılara da yüklü miktarda sermaye verdiğini, adlarına tescil edilen taşınmazların mirasbırakan ile ilgisinin bulunmadığını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu 12 no’lu bağımsız bölüm temlikinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davalı ... adına olan tapu kaydının 9/16 oranında iptali ile 3/16’şar oranda davacılar adına tesciline, tenkis isteği yönünden davanın kabulü ile 3.060.494,70 TL’nin davalı ...’den alınarak 1.020.164,90’ar TL olmak üzere davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1929 doğumlu mirasbırakan ... ...’in 13/01/2006 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ilk eşi ...’den olma davacı çocukları İlter,... 10/05/1994 tarihinde evlendiği ikinci eşi davalı ... ile ...’den olma kızı davalı ...’i bıraktığı, diğer davalı ...’ın ...’in eşi olduğu, mirasbırakanın maliki olduğu 1333 ada 9 sayılı parseldeki 12 no’lu bağımsız bölümü 29/04/1998 tarih ve 1856 yevmiye no’lu akit ile davalı ...’e satış yoluyla temlik ettiği, tenkis hesabında aktif terekeye dahil edilen ve davalılar adına olan diğer taşınmazların doğrudan mirasbırakan tarafından devir edilmediği anlaşılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu 12 no’lu bağımsız bölümün mirasbırakan ... tarafından davalı ...’e yapılan temlikinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine.
Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince,
Bilindiği üzere, mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK"nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK"nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmayacağından davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Somut olaya gelince; davacılar, ortak mirasbırakanları ...’nin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazları mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği davalılar adına kaydettirdiği iddiasında bulunmuşlar, davalılar ise bu iddiayı kabul etmemişlerdir.
Mahkemece, davalılara kazandırıldığı iddia olunan taşınmazların akit tarihindeki değerleri keşfen belirlenmiş, belirlenen bu değerin murisin ölüm tarihinde ulaşacağı değer mali bilirkişiye tespit ettirilmiş, tespit ettirilen değer üzerinden yapılan tenkis hesabı ile davacıların saklı paylarının ihlal edildiği gerekçesiyle tenkis isteğinin kabulü yoluna gidilmiştir.
Ne var ki, davacılar tarafından davalılara kazandırıldığı iddia olunan taşınmazların akitte gösterilen bedelden daha yüksek bir bedel ödenerek temlik alındığı hususu ispatlanamadığından akitte gösterilen satış bedellerinin dikkate alınması gerekirken taşınmazların keşfen ekit tarihlerindeki değerlerinin belirlenmesi yoluyla sonuca gidilmesi doğru değildir.
Öte yandan, davalı ... ... Gürleyen yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca, aktif terekeye dahil edilen 759 ada 21, 338 ada 18 sayılı parselin ½ payı, 94 ada 78 ( bu parselde davalı ...’in edindiği bağımsız bölümler ), 75 ada 27 sayılı parseldeki 1 no’lu, 226 sayılı parseldeki 11 no’lu ve 618 ada 1 sayılı parseldeki 8 ve 13 no’lu bağımsız bölümleri davalılar ... ile ...’in edinmesine ilişkin akitlerde gösterilen satış bedellerinin mirasbırakanın ölüm tarihinde ulaştığı değerin, paranın satın alma gücündeki değişimler gözetilerek hesaplattırılması, bu yolla belirlenen değer üzerinden yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca tenkis hesabı yaptırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi, ayrıca davalı ... yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.