21. Hukuk Dairesi Esas No: 2007/2659 Karar No: 2007/7920 Karar Tarihi: 10.05.2007
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/2659 Esas 2007/7920 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı iş kazası sonucu malul kalmış ve maddi zararının giderilmesi istemiştir. Mahkeme davacının isteğini kısmen kabul etmiştir. Temyiz eden davalı vekiliye göre ise tazminat miktarı yanlış hesaplanmıştır. Yargıtay'ın yerleşik görüşleri doğrultusunda işçinin günlük brüt geliri esas alınarak bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler esas alınarak iskontolama ve artırma yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise 60 yaşa kadar yıllık olarak %10 artırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı belirtilmiştir. Pasif dönemde zarar hesabına dahil edilebileceği açıklanmıştır. Ancak hesap raporu hükme dayanak alınacak nitelikte değildir. Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan geçici iş göremezlik ödeneğinin veya bağlanan sürekli iş göremezlik gelirinin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla sürekli işgöremez
21. Hukuk Dairesi 2007/2659 E. , 2007/7920 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Zonguldak 1. İş Mahkemesi Tarih : 23.11.2006 No : 693-1008
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının tüm,davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava iş kazası sonucu sürekli işgöremezliğe uğrayan davacı işçinin maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir. Bu tür davalarda, tazminat miktarı, işçinin rapor tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Başka bir anlatımla, işçinin günlük brüt geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise, 60 yaşa kadar yıllık olarak % 10 artırılıp % 10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşından sonrada bakiye ömrü kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yönteme başvurulmadan, her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Kuşkusuz, açıklanan tazminatın hesaplanması yönteminde, işçinin yaşlılık aylığı almaya veya işçinin yaşı ve oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranına göre ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanması üstün olasılık içinde bulunması durumunda da zarar hesabında pasif dönemin hesaba dahil edilmesi gerekir. İş kazası sonucu malul kalan işçinin aynı işinde çalışmaya devam etse dahi diğer işçilerden daha fazla çaba harcayacağı asıldır. 60 yaşından sonra elde edeceği yaşlılık aylığını da diğer işçilerden daha fazla çaba harcayarak elde edeceğinden yaşlılık aylığını aldığı dönemde de devam edecek olan maluliyeti nedeniyle zarara uğramadığı düşünülemez. Kaldı ki, sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığında meslek hastalığı ve iş kazası kolundan alınan primlerin hiçbir etkisi bulunmamakta tamamen uzun vadedeki sigorta kollarından ödenen primler sonucu aylık bağlanmaktadır. Bu nedenlerle pasif döneminde zarar hesabına dahil edilmesi ve yeraltı maden işçilerinin zararlarının tesbitinde 50 yaşın ikmaline kadar yeraltındaki koşullar nazara alınarak yapılan ücretlerle, 50 ile 60 yaşları arasında yer üstünde tüm yıl asgari ücretle çalışıp gelir elde edeceği, 60 yaştan sonra bakiye ömrüne kadar (pasif dönemde), asgari ücret esas alınarak yapılması gerekir. Mahkemenin davacının zarar hesabında pasif döneminde hesaba dahil edileceğine ilişkin kabulü yerindedir. Ancak hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda pasif dönem zararının Sosyal Sigortalar Kurumunca sigortalılara bağlanacak asgari yaşlılık aylığı esas alınmak suretiyle hesaplama yapıldığı bu miktarında o tarihteki asgari ücretin netinden fazla olduğu görülmektedir. Hal böyle olunca hesap raporunun hükme dayanak alınacak nitelikte olduğundan söz edilemez. Öte yandan Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda ( tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan geçici iş göremezlik ödeneğinin veya bağlanan sürekli iş göremezlik gelirinin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Somut olayda, 15.11.2006 tarihli tazminat bilirkişisinin raporunda zarar hesaplaması 07.09.2000 kaza tarihinden itibaren yapıldığından haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için bu dönem içerisinde sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zarardan Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından davacıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin mahsup edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozma nedenidir. Yapılacak iş; sürekli işgöremezlik zararı ve aktüerya hesabı konusunda uzman bir bilirkişi seçmek, bilirkişinin seçimine ilişkin ara kararında seçilen bilirkişinin kimliğini, eğitim ve uzmanlık durumu ile diğer gerekli niteliklerini açıkça belirtmek, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan veriler nazara alınarak yukarda açıklanan esaslara göre bilirkişiye zarar hesabı yaptırılarak sonucuna göre karar vermektir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.