14. Hukuk Dairesi 2015/4476 E. , 2015/3560 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.06.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 05.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin masraf yokluğundan reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., dava devam ettiği esnada, Ballıhoca Köyü 220 sayılı parselde kayıtlı taşınmazdaki hissesini ..."ye temlik etmiş, HUMK"nın 125. (HUMK m. 186) maddesi gereğince davacılar vekili tarafından dava yeni malike karşı yöneltilmiştir.
Dahili davalı ..., zamanaşımı itirazında bulunmuş, iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili ve bir kısım davalılar temyiz etmiştir.
1-Davacılar vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde ;
Davacıların murisi ... 21.08.1987 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalılar ... ve ..."den 1588 parsel sayılı taşınmazdaki tüm hisselerini, 220 parsel sayılı taşınmazda ise 15000 m2"lik kısmı üzerlerinde kalacak şekilde artan hisseyi satın almış, bedelini peşin ödemiş ve taşınmazları teslim almıştır. Davacılar usulüne uygun düzenlenmiş bir satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil davası açmışlardır. Dava açıldıktan sonra davalı ... 220 ve 1588 sayılı parseldeki hisselerini 15.09.2011 tarihinde dahili davalı ..."ye satış suretiyle devretmiştir.
Dahili davalı ..."nin iyiniyetli alıcı olduğu gerekçesiyle mahkemece bu hisseye yönelik talep reddedilmiştir.
Hukukumuzda, kişilerin satın aldığı şeylerin ileride kendilerinden geri alınabileceği endişesi taşımamaları, dolayısıyla toplum düzeninin sağlanması düşüncesiyle, satın alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse iyiniyetten maksat, hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesidir.
Belirtilen ilke, TMK’nın 1023. maddesinde aynen “tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” şeklinde hükme bağlanmış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddede “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.
Somut olayda kayıt sahibinin mülkiyeti satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan hakkın bertaraf edilmesi kastiyle ve kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüştür. Davacı tarafın bu konuda dinlettiği tanıklar satın alan..."ın davadan haberdar olduğunu bildirmişlerdir. Davacılar, davalılar ile başka bir hukuki ilişki içinde bulunmadıklarından tanık beyanlarının eldeki dava ile ilgili olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle dava açıldıktan sonra ...ün dahili davalı ..."a devrettiği hisse yönünden de davanın kabulü gerekirken iyiniyetli olduğu gerekçesiyle bu hisseye yönelik davanın reddi doğru görülmemiştir.
2-Davalıların temyiz itirazlarına gelince; satış vaadi sözleşmesi ile davalılar 220 parsel numarasında kayıtlı taşınmazdaki tüm hisselerini değil 15000 m2"lik bölüm dışındaki hisselerinin satışını vaat etmişlerdir. Bu durumda mahkemece 220 parsel sayılı taşınmazda 15000 m2 yere tekabül eden pay davalılar üzerinde bırakılmak suretiyle geri kalan payın hesaplanması ve bu payın davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken davalıların tüm payının iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş, belirtilen nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacılar vekilinin ve davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcını yatıranlara iadesine, 02.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.