1. Hukuk Dairesi 2015/4902 E. , 2017/6168 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 107 ada 4 parsel sayılı taşınmazını kendisine ölünceye kadar bakacağını söylemesi üzerine davalı gelinine satış suretiyle temlik ettiğini, ancak davalının kendisine bakmadığı gibi oğlundan da boşanarak evi terk ettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, bedeli karşılığında taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 107 ada 4 parsel sayılı kerpiç ev ve arsası nitelikli taşınmazın tamamının davacı adına kayıtlı iken 03.09.2007 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi hükmü uyarınca vakıaları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak Hakime aittir.
İddianın ileri sürülüş biçimi ve tüm dosya içeriğine göre; davanın aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu açıktır.
Bilindiği üzere hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olayda, tarafların tanık isimlerini bildirdikleri halde gerek davacı tanıklarının gerekse davalı tanıklarının dinlenilmediği, mahalinde keşif yapılarak taşınmazın devir tarihindeki gerçek değerinin saptanmadan noksan soruşturma ile sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde araştırma ve inceleme yapılması, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların dayandıkları tüm delilerin eksiksiz bir şekilde toplanması, mahalinde keşif yapılarak taraf tanıkları da dinlendikten sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.