Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/3905 Esas 2015/3557 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3905
Karar No: 2015/3557
Karar Tarihi: 02.04.2015

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/3905 Esas 2015/3557 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2015/3905 E.  ,  2015/3557 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.01.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, önalım hakkına dayalı olarak 1282 parsel 26 no"lu dubleks meskende davalının 29.07.2005 tarihinde satın almış olduğu 1/2 payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece verilen süre içinde satış bedeli yatırılmadığından davanın reddine karar verilmiş hüküm Dairemizce, taraf teşkili sağlanması gerektiğinden söz edilerek bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyulmuş, bu kez verilen kesin süre içinde davacı vekilinin taraf teşkili konusunda beyanda bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Bir davanın açılmasıyla başlayan yargılama faaliyetinde, karara ulaşmak bakımından, mahkeme ve taraflarca yapılması gereken belirli işlemler bulunmakta olup, her işlemin belli bir zaman aralığında yapılması gerekmektedir.
    Hakimin tespit ettiği süreler kural olarak kesin değildir.
    Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, HMK’nın 90/2. maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. (HMK m. 94/2)
    Öte yandan, HMK"nın 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir.

    Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir.
    Somut olayda, bozma kararından sonra 06.05.2014 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına, davacı vekiline talebi doğrultusunda gelecek celseye kadar kesin süre verilmesine karar verilmiştir. Bir sonraki celsede (30.09.2014 tarihli celsede) davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Taraf teşkili için yapılması gereken işlemler kesin süreye ilişkin ara kararında tek tek ve açıkça belirlenmelidir. Bu nedenle mahkemece, "davacı vekiline talebi gibi kendisine gelecek celseye kadar kesin süre verilmesine..." şeklinde genel ibareler ile davacı vekiline verilen kesin süre usulüne uygun değildir.
    Bu itibarla mahkemece davacı vekiline usulüne uygun şekilde kesin süre verilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.