Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/17807
Karar No: 2018/10439
Karar Tarihi: 12.11.2018

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/17807 Esas 2018/10439 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/17807 E.  ,  2018/10439 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:


    -K A R A R-

    Davacı vekili; davacı ile davalı şirket arasında 30/06/1993 başlangıç tarihli 11 yıl süreli 30/06/2004 tarihinde sona erecek %95 kar paylı hayat poliçesi düzenlendiğini, primlerini düzenli olarak ödediğini, poliçe ile ecel ile vefat, kazaen vefat, hastalık ve/veya kaza sonucu malûliyet ile emekliliğin teminatı altına alındığını, 2004 yılında davacının davalı şirkete malûliyet bildiriminde bulunduğunu ve poliçeye göre ödeme yapılmasını istediğini,ancak davalının malûliyet tazminatını ödemediğini, sadece 29/08/2005 tarihinde 7.484,16 TL kar paylı birikim tutarını ödediğini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere davacının malûliyeti oranında şimdilik 5.000,00 TL sigorta tazminatı, 250,00 TL iştira kıymeti ve 250,00 TL kar payı olmak üzere 5.500,00 TL.nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davalı şirketin davacıdan 04/10/2002 tarihinde sağlık beyanı aldığını, davacının sağlık beyan formunda sağlığı ile ilgili sorulan soruları yanıtladığını ve herhangi bir sağlık probleminin olmadığını bildirdiğini,davacının 28/06/2004 tarihinde davalı şirkete başvurarak malûliyet tazminatı ödenmesi talebinde bulunduğunu, davacının tedavi belgelerinin incelenmesinde 05/05/2002 tarihinde davacının "depresyon ve somatoform
    bozukluk" hastalıkları nedeniyle %50 oranında malûl olduğunun anlaşıldığını, bu durumda davacı sigortalının poliçesini yürürlüğe aldırdığı 04/10/2002 tarihli beyan formunda herhangi bir rahatsızlığı olmadığını bildirdiğinden davalı şirketi yanıltıcı, yanlış ve eksik beyanda bulunduğunun anlaşıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 5.250,00 TL.nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya yönelik istemin zamanaşımı savunması nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, kar paylı hayat sigorta sözleşmesine dayanan tazminat istemine ilişkindir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu poliçenin düzenlenmesi sırasında ve maluliyet teminatının yeniden kapsama alındığı 04/10/2002 tarihinde sigortalı davacının maluliyetinin olup olmadığı, maluliyetinin hangi rahatsızlığa dayandığı, bu rahatsızlıkların hangi tarihte başladığı, maluliyetine ilişkin rahatsızlığı kasten gizleyip gizlemediği, dolayısı ile ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Davacı ...; davalı tarafından düzenlenen sigorta poliçesi gereğince maluliyet tazminatı ödenmesini talep etmiş, davalı tarafça; rahatsızlığın malûliyet teminatının yeniden güncellendiği 04/10/2002 tarihli sağlık beyanında belirtilmediğini, rahatsızlığın 2001 yılına dayandığının anlaşıldığını, yanlış beyanda bulunması nedeniyle tazminat talebinin reddedildiğini beyan etmiş, mahkemece davacının rahatsızlığının kesin teşhisi ve malûliyet oranının belirlenmesi poliçede malûliyet ve ölüm teminatının yeniden yürürlüğe konulma (04/10/2002) tarihinden sonra olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 5.250,00 TL.nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi (eski 1290. maddesi) “Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Aynı yükümlülüğü sözleşmesinin devamı süresince de vardır.
    Hayat Sigortası genel Şartlar C-3. maddesinde de “Sigorta Süresi İçinde Beyan Yükümlülüğü” şartları
    düzenlenmiş, söz konusu maddeye göre sigortalı “Sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni olmadan rizikoya etki edebilecek hususlarda meydana getirilen değişikliklerin 8 gün içinde sigortacıya bildirilmesi gerekir, Durumun sigortacı tarafından öğrenilmesinden sonra, değişiklik, sigortacının sözleşmeyi yapmaması ya da daha ağır şartlarda yapmasını gerektiren hallerden ise sigortacı 8 gün içinde sözleşmeyi fesheder veya prim farkını almak suretiyle sözleşmeyi yürürlükte tutar “
    C-3. 3 maddesi ise “Sigortacının sözleşmeyi bu değişikliklere göre yapmamasını veya daha ağır şartlarda yapmasını gerektiren hallerde;
    a) Sigortacı durumu öğrenmeden önce;
    b) Sigortacının fesih ihbarında bulunabileceği süre içinde;
    c) Fesih ihbarının hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde riziko gerçekleşirse, sigortacı tazminatı, o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder” hükmü düzenlenmiştir.
    Somut olayda, davacı ile davalı arasında 30/06/1993 başlangıç tarihli, 30/06/2004 bitiş tarihli %95 kar paylı hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; maluliyet teminat altına alınmış, Poliçe 28/09/2002 tarihinde ölüm ve malûliyet teminatları yönünden iptale uğramış, ancak davacının 04/10/2002 tarihinde yeniden müracaat ederek bu teminatları canlandırmak isteği üzerine davacıdan sağlık beyanı istenerek yeniden yürürlüğe alınmıştır. Dosya kapsamında bulunan tedavi evraklarının hepsi Almanya’da düzenlenmiş,yargılama sırasında tedavi evrakları Almanca’dan Türkçe’ye çevrilmiştir. Ancak tedavi evraklarının tercümesi sırasında davacının maluliyetinin ilk tespit edildiği tarih ve maluliyet oranının ne kadar olduğu tam olarak anlaşılamamıştır. Almanca olan asıl evraklara göre maluliyetin tespit edildiği tarih 05/05/2002 olarak anlaşılmakta ise Türkçe tercümelerinde bu tarihin 05/05/2004 olduğu belirtilmektedir. Ayrıca Almanca olan tedavi evraklarının bir kısmında maluliyet oranı %50, bir kısmında ise %60 olarak görünmektedir.
    Daha sonra alınan bilirkişi raporunda da; hastalığın ve maluliyetin ilk teşhis tarihinin tam olarak anlaşılamadığı belirlenmiştir.
    Buna göre mahkemece yapılması gereken iş;öncelikle Almanca olan tedavi evraklarının Türkçe tercümesi
    yaptırılarak yukarıda belirtilen çelişkilerin giderilerek maluliyetin ilk tespit tarihinin ve tespit tarihinde maluliyet oranının kaç olduğunu belirleyip daha sonra alanında uzman üçlü bilirkişi heyetinden rapor alınarak TTK 1435(eski 1290) ve hayat sigortası genel şartlar C-3 ve devamı hükümlerinin tartışılarak karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,(2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 12/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi