13. Hukuk Dairesi 2016/24670 E. , 2019/8650 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar kendileri yurtdışındayken yurtiçinde onların talimatıyla işlem yapabilmesi için davalıya vekaletname verdiklerini, ancak davalının onların bilgisi dışında 21/11/2006 tarihinde ortak hesaplarındaki paranını tamamını çektiğini, çekilen parayı iade etmediğini ileri sürerek hesaptan çekilen 3.994,04 USD"nin 26/08/2013 tarihli TCMB satış kuruna göre karşılığı olan 7.980,00 TL"nin hesaptan çekilme tarihi olan 21/11/2006 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, borcun zamanaşımına uğradığını, gayrimenkul alım satımı için vekalet düzenlendiğini, aynı vekaletname ile hesaptan para çekme yetkisinin de verildiğini, davalılar için dava dışı taşınmaz maliki ... ile taşınmaz satımı konusunda sözleştiğini, sözleşmeye göre hesaptan çektiği para ile 7.000,00 TL peşinat ödediğini, davalıların sözleşme ile kararlaştırılan taksit ödemelerini yapmaması sebebiyle yine sözleşme gereği peşinat olarak verilen 7.000,00 TL nin satıcı Kiraz uhdesinde kaldığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin olup, davacılar, davalı tarafından sözleşmeye aykırı olarak kendilerinin talimatı ve bilgisi dışında hesaplarından çekilen paranın iadesine karar verilmesini istemiş, davalı ise hesaptan para çektiğini ikrar etmekle birlikte bunu davacıların bilgisi dahilinde davacılar ad ve hesabına yaptığı taşınmaz satım sözleşmesi gereği dava dışı 3. kişiye peşinat olarak verdiğini, davacıların taksit ödemelerini yapmaması nedeniyle sözleşmedeki cezai şart gereği peşinatın 3.kişi uhdesinde kaldığını ileri sürmüştür. Davalı, resmi veya adi yazılı bir taşınmaz satış veya satış vaadi sözleşmesi sunamamış, mahkemece ispat yükü davalıda görülmüşse de tarafların arasındaki akrabalık durumu tanık dinlemeye elverişli görülerek tanık beyanları ile davalının yemin edası esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece kararın gerekçesinde benimsenen vekilin hesap verme yükümlülüğü nedeniyle paranın davacıların bilgisi ve talimatı doğrultusunda hesaptan çekilerek kullanıldığının ve ceza olarak 3.kişide kaldığının ispatının davalıda olduğu düşüncesi her ne kadar doğru ise de, HMK m.200 hükmüne göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Öte yandan senetle ispat zorunluluğunun istisnaları HMK m.203"de sayılmakla birlikte davalı davacı ..."in yeğeni olup, aralarındaki akrabalık ilişkisi madde kapsamındaki istisnai durumlardan birisi olmadığı gibi, ispat edilmek istenen hukuki ilişki, yani taşınmaz satım sözleşmesi de taraflar arasında değil 3.kişiyle yapılmıştır. Bu nedenle mahkemenin tanık dinlenmesine ilişkin gerekçesi doğru olmadığı gibi, ispat yükü hala daha davalıda olduğundan ispat yükü davacıda olduğundan bahisle davacının yemin delili gereği davalıya yemin eda ettirilmesi de yerinde olmamıştır.
Şu halde ispat yükü davalıda olup, miktar itibariyle de senetle ispat zorunluluğu bulunduğu halde bu husus gözetilmeden yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.