Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/1422
Karar No: 2020/847
Karar Tarihi: 04.11.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/1422 Esas 2020/847 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/1422 E.  ,  2020/847 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Adana 2. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 18.02.2011 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin taşıma işini yapan alt işveren şirketlerde mikser şoförü olarak çalıştığını,1992 yılında alt işveren şirket... Anonim Şirketi nezdinde işe girdiğini, iş sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshedildiği 10.02.2010 tarihine kadar aralıksız şekilde çalıştığını, en son ücretinin 1.500,00TL olmasına rağmen resmiyette az gösterilerek resmi olan miktarın bankaya yatırıldığını, kalanın ise elden ödendiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile ödenmeyen ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili 09.06.2011 tarihli cevap dilekçesinde; davacının müvekkili şirkette çalışmadığını, müvekkili ile davacı arasında iş sözleşmesi bulunmadığını, davacının alt işveren şirket işçisi olduğunu, müvekkili ile bu şirketler arasında da asıl-alt işverenlik ilişkisinin bulunmadığını, davacının ücretinin asgari ücret olduğunu, davacının bu ücreti ihtirazi kayıt koymaksızın aldığını, aynı pozisyonda çalışan benzer işçilerin bordroları istenilerek ve ilgili meslek kuruluşlarından emsal ücret araştırması yapılarak ücrete yönelik çelişkinin giderilebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    6. Adana 2. İş Mahkemesinin 15.08.2014 tarihli ve 2011/172 E., 2014/326 K. sayılı kararı ile; davacının 01.09.2003-24.05.2004, 01.06.2004-19.12.2007 ve 25.04.2008- 06.01.2010 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde alt işveren işçisi olarak çalıştığı, davacının iş sözleşmesinin ihbar öneli verilmeden haksız olarak feshedildiği, en son aylık ücretinin 1.500,00TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Adana 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 7.Hukuk Dairesince 16.06.2015 tarihli ve 2014/18003 E., 2015/12248 K. sayılı kararı ile; (1) numaralı bentte davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, “……Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı ve davacı işçinin maaş farkı alacağı bulunup bulunmadığı konularında uyuşmazlık bulunmaktadır…….Somut olayda; davacı taraf dava dilekçesinde “maaş resmiyette daha az gösterilmiş, resmi olanı bankaya yatırılmış, kalanı ise elden verilmiştir” beyanı ile açıkça kayıtlarda gösterilen ücretin bankaya yatırıldığı, kalan kısmın ise elden ödendiğini kabul etmiş olmasına rağmen, maaş farkı alacağı talebinin reddi gerekirken, kayıtlarda gösterilen ile kabul edilen ücret arasındaki farkın hesaplanarak hüküm altına alınması hatalı olup bozma sebebidir. O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır…..” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
    Direnme Kararı:
    9. Adana 2. İş Mahkemesinin 28.01.2016 tarihli ve 2015/334 E., 2016/40 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten davacının ücret talebinin hiç ödeme yapılmayan bazı aylara ilişkin olduğu, ücret farkı talebinin bulunmadığı, dava dilekçesindeki ifadenin genel olarak ücretlerin ödenme şekline ilişkin olduğu, davacının tüm ücretlerinin ödendiği anlamını taşımadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı ... Çimento San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının dava dilekçesinde yer alan “maaş resmiyette daha az gösterilmiş, resmi olanı bankaya yatırılmış, kalanı ise elden verilmiştir” şeklindeki beyanının bankadan ve elden yapılan ücret ödemelerini tam olarak aldığını kabul ettiği anlamına gelip gelmediği ve burada varılacak sonuca göre kayıtlarda gösterilen ile kabul edilen ücret arasındaki farkın hesaplanarak fark ücret alacağının hüküm altına alınmasının hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. 4857 sayılı İş Kanununun 32. maddesinin birinci fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
    13. Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
    14. İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dâhi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 401. maddesine (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 323. maddesinin ikinci fıkrası) göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hâllerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, iş yerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, iş yerinin özellikleri, emsal işçilere o iş yerinde ya da başka iş yerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
    15. Bilindiği üzere, medeni usul hukuku alanında yıllar boyunca süren uygulamalar neticesinde doğru ve adil bir yargılama için bazı temel ilkeler kabul edilmiştir. Bir davanın gerek tarafları gerekse mahkeme için bağlayıcı olan ve yargılamaya yön veren bu ilkeler, mahkemelerde sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesini sağlayan en temel unsurlardır. Bu kuralların yargılamanın her aşamasında gözetilmesi, hatta usul hükümleri yorumlanırken bu ilkelere aykırı ve onlarla çelişkili olacak şekilde yorum yapılmaması gerekir.
    16. Medeni yargılama hukukuna hâkim olan bu ilkelerin bir bölümü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı HMK/HMK)’nun 24 ila 33. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
    17. Bu ilkelerden tasarruf ilkesinin özel bir görünümü olan taleple bağlılık ilkesi; hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği anlamına gelmektedir.
    18. Bu ilke 6100 sayılı HMK"nın 26. maddesinde;
    "(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
    (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır." şeklinde düzenlenmiştir.
    19. Taleple bağlılık ilkesi uyarınca, dava konusunu (müddeabihi) davacı belirler. Mahkeme ancak davacı tarafından belirlenen konuda karar verebilir. Davacının talep etmediği bir şey hakkında karar verilemez. Mahkemece talepten daha azına karar verilebilir ise de dava sonucunda kurulacak hükmün sınırını, tarafların karara bağlanmasını istediği talep sonucu belirler. Bu nedenle talep sonucu yeterince açık değilse hâkimin davayı aydınlatma ödevi (HMK m. 31) kapsamında açık olmayan talep sonucunu açıklatması gerekir.
    20. Yukarıda açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili dava dilekçesinde davacının en son ücretinin 1.500,00TL olmasına rağmen resmiyette daha düşük gösterildiğini resmi olan ücret kısmı bankaya yatırılırken, kalan kısmının ise elden ödendiğini belirterek ödenmeyen ücret alacaklarını talep etmiştir.
    21. Davacı vekili 18.04.2012 tarihli dilekçesinde de ödenmeyen ücret alacaklarına yönelik somutlaştırma yaparak davacının Probet Ltd. Şti.’deki çalışma dönemine ait 2009 yılının Ekim, Kasım, Aralık ayları ile Çağlar Ltd. Şti.’deki çalışma dönemine ait son 7 aylık ücretinin ödenmediğini ileri sürmüştür.
    22. Bu durumda davacı vekilinin gerek dava dilekçesi gerekse de 18.04.2012 tarihli dilekçesi dikkate alındığında; ödenmeyen ücret alacağına yönelik talebinin hiç ödeme yapılmayan bazı aylara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
    23. Hâl böyle olunca mahkemece; davacının talebinin hiç ödenmeyen ücret alacağı olduğu yönündeki kabulü isabetli olup direnme kararı yerindedir.
    24. Ne var ki, işin esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

    IV. SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    Direnme uygun bulunduğundan davalı vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.11.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi