(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2009/7900 E. , 2010/437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : 2. İcra Mahkemesi
Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanıklardan ... hakkındaki şikayetin reddine, sanıklar ... ve ..."ın ise ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesi sonucunda;
Sanığın suç tarihi itibarıyla borçlu şirketin yetkilisi olmadığının anlaşılması halinde beraati yerine hakkındaki şikayetin reddine karar verilmesi yasaya aykırı olup, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, ancak bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasından "Şirket yetkilisi sanıklardan ..."ın ticaret sicil kaydına göre şirket yetkilisi olmadığı, yüklenen suçla ilgisi bulunmadığı saptanmış olmakla adı geçen sanık hakkında açılmış şikayetin reddine" ifadesi çıkarılarak yerine "sanık ..."a isnat edilen suçun unsurlarıyla birlikte oluşmaması nedeniyle beraatine" ifadesi yazılmak suretiyle hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8. Maddesi ile yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesi gereğince isteme uygun olarak düzeltilerek ONANMASINA,
Sanıklar ..., ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesi sonucunda ise;
Müşteki vekili 3.6.2008 havale tarihli şikayet dilekçesiyle; ... Turizm Hizmetleri A.Ş. Hakkında kesinleşen takipte, şirketin kayıtlı olduğu ticaret odası ve ticaret sicil memurluğunda yapılan araştırmalar sonucunda, sanıkların İİK"nun 44. maddesinde düzenlenen yükümlülükleri yerine getirmeden ticareti terk ettiklerini ileri sürerek sanıkların İİK"nun 337/a maddesi gereğince cezalandırılmalarına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, Vergi Dairesi, Ticaret Sicil Memurluğu ve Emniyet Müdürlüğüne yaptırılan araştırmalar sonucunda şirketin faal olması nedeniyle sanıkların beraatlerine karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu"nun 44. maddesinin 1. fıkrasında, “Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicil memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazetede ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemiyen tacir beyanda bulunmamış sayılır.” hükmü ile ticareti terk eden tacirin yapması gereken yükümlülüğü belirlenmiş, aynı Yasanın 337/a maddesinde ise 44. maddedeki yükümlülüğe aykırı davranmanın yaptırımı da, “Ticareti terk edenlerin cezası” Başlığı altında, “ 44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf
eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikayeti üzerine, üç yıldan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilmez.” şeklinde düzenlenmiştir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 136. maddesinde de ticaret şirketlerinin nev’ilerinin; kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerinden ibaret olduğu belirtilmiştir. Yukarıda sayılan ticaret şirketleri yönünden Türk Ticaret Kanunu’ndaki düzenleme incelendiğinde, bunlar için ticareti terk hususu değil, bunun yerine infisah ve tasfiyeleri öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Eş anlatımla Türk Ticaret Kanunu’nun 136. maddesinde sayılan şirketlerde ticareti terk değil, ortaklık ilişkisi sona erdirilmektedir.
Anılan şirketlerin her biri için infisah ve tasfiye yolu ayrı ayrı gösterilmiştir. Tasfiye sırasında ticaret şirketinin alacak ve borçları belirlenir ve borçlar ödendikten sonra kalan mevcudu, esas mukavelede aksine bir hüküm olmadıkça, pay sahipleri arasında ödedikleri sermayeler ve paylara bağlı olan imtiyaz hakları nispetinde dağıtılır, tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden terkini tasfiye memurları tarafından sicil memurluğundan talep olunur. İş bu talep üzerine terkin keyfiyeti tescil ve ilan olunmakla ticaret şirketinin tüzel kişiliği sona ermiş olur. Tasfiye süreci ile tüzel kişilik sona erdirildiğinden terkin işlemi sırasında ticaret sicil memurluğuna İcra ve İflas Kanunu’nun 44. maddesine göre bir mal beyanında bulunulması da söz konusu değildir. Terkin işleminden sonra ticaret şirketinden alacağı bulunduğunu iddia eden bir alacaklı bu alacağını ancak terkin edilen ticaret şirketini yasaya göre ihyasını sağlamak suretiyle tahsil edebilecektir.
Açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde, İcra ve İflas Kanunu’nun 44. maddesi ile getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğü bulunduğunu söylemek kanunu zorlama olacaktır. Hal böyle olunca, Türk Ticaret Kanunu’nun 136. maddesinde sayılan kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerinin müdür veya yetkilileri için İcra ve İflas Kanunu’nun 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunun işlenmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle gerekçesi yanlış sonucu itibariyle doğru olan hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 01.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.