17. Hukuk Dairesi 2015/12595 E. , 2018/10430 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki Tasarrufun İptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki asıl ve birleşen davada davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 06.11.2018 Salı günü asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. ... ile asıl ve birleşen davada davalı ... vekili Av. ... geldi. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı ile asıl ve birleşen davada davalı ... vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada davacı vekili; davalılardan... San. Tic. Ltd. Şti."nin müvekkil şirkete borcu sebebiyle alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine ... 11. ... Müdürlüğü"nün 2014/4879 sayılı dosyası ile ... takibi başlattıklarını, davalının maliki bulunduğu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 25449 ada, 32 parsel, 2. kat, 4 No"lu bağımsız bölümü 20.000,00 TL bedelle diğer davalı ..."a, davalı ...’ın da 80.000,00 TL bedelle diğer davalı ..."e sattığının anlaşıldığını, yapılan bu satışın davacıdan mal kaçırmak maksadıyla muvazaalı olarak yapıldığını belirterek dava konusu taşınmazın davalılar arasındaki satışına ilişkin tasarrufun iptali ile davacıya taşınmaz üzerinden cebri ... yetkisi verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili; davalı aleyhine ... 14. ... Müdürlüğü"nün 2014/12523 sayılı dosyası ile de ... takibi başlattıklarını belirterek bu ... dosyası için de asıl davada belirtilen sebeplerle aynı tasarrufun iptalini istemiştir.
Davalı ... vekili; yapılan satışın gerçek bir satış olduğunu, davalı müvekkilinin kimseyi mağdur etme kastı ile hileli bir satışın tarafı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili;müvekkili ile ...arasında gerçek bir satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; ... takibine konu alacakların iptali istenilen tasarrufların yapıldığı 21/03/2014 ve 13/02/2014 tarihlerden önce doğmuş olunduğu kanıtlanamadığından dava şartı yokluğu nedeni ile dava ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri ... yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki ... takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Mahkemece; davaya konu tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res"en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. Somut uyuşmazlıkta; Davacının alacağına konu olan çekler 15/03/2014, 15/05/2014, 30/05/2014, 15/06/2014 ve 30/06/2014 keşide tarihli olup; iptali istenen tasarruf ise 13/02/2014 tarihinde yapılmıştır. Davacının alacağına dayanak çeklerin keşide tarihine göre iptali istenen tasarruftan sonra düzenlediği anlaşılmakta ise de bu durumun gerçekten tasarruftan sonra doğmuş bir borç ilişkisini mi yoksa daha önce yapılmış bir ticari ilişkiden kaynaklanan vadeli çek uygulaması olarak da bilinen bir vakıayı mı gösterdiği hususu yeterince araştırılmamıştır. Mahkemece; davacının alacağını oluşturan çeklerin davalı borçlu ...İnş. Lmd. Şti ile 2013 yılı içinde gerçekleşen mal satışları nedeni ile ileri vadeli olarak düzenlenip 18/07/2013 tarihli tahsilat makbuzları ile teslim edildiği davacı tarafından bildirilmişse de; çeklerde yazılı basım tarihlerinin 27/08/2013, 05/09/2013, 18/11/2013 olup, davacının bildirdiği 15/07/2003 tarihi itibari ile düzenlenerek verilmiş olması mümkün görülmediği değerlendirilmesi yapılarak, davacının bunun yanında ayrıca ticari kayıtları üzerinde inceleme yapılması yönündeki isteği ise kendi yazılı beyanı ile bildirdiği belgelerin geçersizliği nedeniyle kabul edilmemiş ve inceleme yaptırılmamıştır. Ancak mahkemenin bu gerekçesine katılma imkanı yoktur.
Davacı alacaklı tarafından sunulan 18/07/2013 tarihli tahsilat makbuzunda; 6 adet çekin 18/07/2013 tarihinde teslim alındığı belirtildiğine ve davacı tarafından da ticari defterler üzerinde inceleme yapılması talep edildiğine göre; davacı alacaklı ve davalı borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı alacaklı ile davalı borçlu şirket arasındaki alacak-borç ilişkisinin başladığı yani borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalıdır. Borcun daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde işin esasına girilerek iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Aksi durumun tespiti halinde ise borcun doğumu tasarruf tarihinden sonra ise şimdiki gibi davanın ön koşul yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekir.
Mahkemece tüm bu maddi hukuki olgular dikkate alınmadan hatalı tespit ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre de; dava tasarruf tarihinin borcun doğumundan önce olduğu dolayısı ile dava koşulu gerçekleşmediğinden reddedildiğine göre kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 1.630,00 TL vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan asıl ve birleşen davada davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıya geri verilmesine, 12/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.