15. Ceza Dairesi 2017/9580 E. , 2019/14222 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Sanıklar hakkında, ayrı ayrı; a- Nitelikli dolandırıcılık suçundan; TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 158/1-j, 62, 52/2-4 ve 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet b- Resmi belgede sahtecilik suçundan; TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 204/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanık ... müdafii ve sanıklar ... ile ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar ... ve ...’ün, yetkilisi oldukları şirket için katılan bankadan kredi temin etmek amacıyla, şirketin muhasebe işlerini yürüten sanık ...’a katılan ... adına sahte senet düzenlemesi talimatı vermeleri üzerine, sanık ...’ın taklit imza atmak suretiyle sahte olarak oluşturduğu 01/01/2009 tanzim tarihli, 09/05/2009 vade tarihli ve 7.500 TL bedelli senedi şirketin katılan bankadan çektiği krediye teminat olarak vermesi neticesinde haksız yarar sağladıkları, bu suretle sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Katılan banka ile sanıklar ... ve..’ın yetkilisi oldukları şirket arasında en son akdedilen genel kredi ve teminat sözleşmesinin 18/11/2008 tarihinde düzenlenmiş olması ve suça konu senedin tanzim tarihinin ise 01/01/2009 tarihi olması karşısında, katılan ...’ın katılan banka aleyhine açtığı Kumluca İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2010/17 Esas sayılı itiraz davasında katılan banka tarafından verilen 03/05/2010 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde; suça konu bononun, sanıklar ... ve ...’ın yetkilisi olduğu şirkete açılan krediye istinaden, tahsil edildiğinde kredi borcundan mahsup edilmek üzere kredi borçlusu şirket tarafından ciro edilen bonolardan olduğu belirtilmesine rağmen, katılan bankanın verdiği 17/01/2013 tarihli cevabi yazıda ise bu senedin kredi teminatı olarak bankaya verildiğinin bildirildiği dikkate alınarak, gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; sanıklar Ahmet Necmi ve Osman’ın yetkilisi olduğu şirketin suça konu senede istinaden katılan bankadan çektiği krediye ilişkin tüm kayıtlar ile şirketin ticaret sicil kayıtlarının ilgili banka ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden temin edilip, söz konusu şirkete hangi tarihte, ne miktarda kredi tahsis edildiği, suça konu senedin hangi tarihte ve hangi amaçla bankaya verildiği, bu senedin teminat amacıyla yahut kredi borcuna mahsuben bankaya verilip verilmediği, kredi tahsisi sırasında mı yoksa kredi tahsisinden sonra mı bankaya teslim edildiği, kredi borcunun senetle ödenmesi konusunda taraflar arasında anlaşma bulunup bulunmadığı, söz konusu şirkete kredi kullandırılırken senet verilmesi şartı olup olmadığı, suça konu senetin şirket adına kim tarafından bankaya ibraz edildiği ve senet teslimine ilişkin belge olup olmadığı araştırılarak, bu hususların kesin olarak tespit edilmesi ve varsa bunlara ilişkin belgelerin ilgili bankadan temin edilmesi, suça konu senedin önceden doğan borç nedeniyle verildiğinin tespiti halinde dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı gözetilerek ve sahtecilik suçlarında aldatma kabiliyetinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu dikkate alınarak, sanıklara yüklenen resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının tespiti amacıyla, söz konusu senedin duruşmaya getirtilerek mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri zapta geçirilerek, aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığının ve kambiyo senedi vasfında olup olmadığının tespit edilmesinden sonra, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de; sanıklar hakkında hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, sanıkların suçtan elde ettiği menfaat miktarının, suça konu senet bedeli olan 7.500 TL tutarında olduğu, dolayısıyla nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurulurken adli para cezalarının da bu miktara uygun şekilde “750 gün” olarak tespiti yerine, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının elde edilen menfaat miktarının üzerinde olacak şekilde “800 gün” olarak belirlenmesi suretiyle sanıklar hakkında fazla adli para cezası tayini,
Kanuna aykırı olup, sanık ... müdafii ve sanıklar ... ile ...’ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 05/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.