(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2009/9632 E. , 2010/424 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AĞIR CEZA MAHKEMESİ
Taahhüdü ihlal eyleminden borçlu ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, beraatine dair ... 5. İcra Mahkemesinin 18/01/2008 tarihli ve 2007/675 Esas, 2008/364 sayılı Kararına yönelik itiraz üzerine ... 5. İcra Mahkemesinin anılan kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine, mercii ... 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 17/04/2008 tarihli ve 2008/595 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 271/2.maddesindeki, "İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir." hükmü karşısında, mercii ... 4.Ağır Ceza Mahkemesince itiraz kabul edilmesine rağmen, itirazın konusu hakkında da karar verilmemesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK"nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 9.12.2009 gün ve 69119 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C. Başsavcılığının 18.12.2009 gün ve KYB.2009/283367 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK.nun "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (L) bendinde disiplin hapsinin tanımı; "kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilemeyen hapsi ifade eder." olarak yapılmıştır. Disiplin hapsi ve hapsen tazyik yaptırımı 5237 sayılı TCK.nunda düzenlenen yaptırımlardan farklı niteliktedir. Bu nedenle de, duruşma açılarak yapılan bir yargılama sonunda verilmelerine karşılık, 2004 sayılı İİK.nun 353/1.maddesinde yasa yolu olarak itiraz yasa yolu öngörülmüştür. Anılan hükümler gözetildiğinde, gerek disiplin hapsi gerekse hapsen tazyik yaptırımı tayin edilen kararlar, CMK.nun 223. maddesinde belirtilen "hüküm" niteliğinde değildirler ve bunlar hakkında hükümler için öngörülen yargılama kuralları uygulanamaz. "şeklinde yapılan değerlendirmeden de anlaşılacağı üzere, İcra ve İflas Kanunu"nda müeyyidesi disiplin hapsi ve tazyik hapsi olarak saptanan eylemlerin kabahat olduğu belirtilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu anlamında itirazın, kural olarak itiraz olunan kararı veren mahkemeye yapılacağı ve ilk inceleme kararı veren mahkemece gerçekleştirilip, kararın düzeltilebileceği, yerinde görmezse en çok üç gün içinde itirazı inceleyecek mercie göndermesi gerektiği (CMK.md. 268/1-2), buna karşılık İcra ve İflas Kanunu"nda İcra Mahkemesinin itiraza tabi verdiği kararlara itirazın 5358 sayılı Yasa ile değişik İİK.nun 353/1. maddesi uyarınca yedi gün içerisinde yargı çevresinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesine yapılması gerekmekte olup, bu anlamda Ceza Muhakemesi Kanundaki sistemden ayrıldığı, Ceza Muhakemesi Kanunu"ndaki itiraz kanun yolu bir suç muhakemesi sonucunda verilen yargı kararları için olduğu, nitekim anılan kanunun "İtiraz usulü ve inceleme mercileri" başlıklı 268. maddesinde kararına itiraz edilecek ve itirazı inceleyecek mahkemeler Sulh Ceza, Asliye Ceza, Ağır Ceza ve Bölge Adliye Mahkemesi olarak belirlendiği, buna karşılık İcra ve İflas Kanunu"nda, İcra Mahkemesinin itiraza tabi verdiği disiplin hapsi ve tazyik hapsine ilişkin kararlar, dar ve teknik anlamda "suç" karşılığı verilen kararlar olmadığı, 5271 sayılı CMK.nun 268. maddesinde kararına itiraz edilecek mahkemeler arasında İcra Mahkemesinin gösterilmediği cihetle, İcra ve İflas Kanunu"nun 353/1. maddesi uyarınca icra mahkemesince verilen itiraza tabi kararlara itirazın yedi gün içerisinde doğrudan Ağır Ceza Mahkemesine yapılması gerektiği, anılan maddede ilk incelemenin İcra Mahkemesince yerine getirileceğine dair bir düzenlemenin de bulunmadığı gözetildiğinde, itiraz hakkında Ağır Ceza Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekte ise de, bu durum yargılaması tamamlanmış, herhangi bir delil ya da sair araştırma ihtiyacı bulunmayan haller içindir.
Konunun bir kez de Kabahatler Kanunu yönünden irdelenmesinde ise, anılan Kanunun "itiraz yolu" başlıklı 29. maddesinde, "(1) Mahkemenin verdiği, son karara karşı, yargı çevresinde yer aldığı ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yapılır. (2) İtirazla ilgili karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir. (3) Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak "itirazın kabulüne" veya "itirazın reddine" karar verir ..." hükmü getirilmiştir. Görüldüğü üzere Kabahatler Kanunu"nda da itirazı inceleyecek ağır ceza mahkemesinin "itirazın kabulüne" veya "itirazın reddine," karar verir şeklinde düzenleme getirilmiştir. Ancak itirazın kabulüne karar vermesi halinde itirazın konusu hakkında da bir karar vermesi gerektiği hususunda bir düzenleme yok ise de, itirazı kabul eden Ağır Ceza Mahkemesinin bu yönde hüküm oluşturması gerektiği de kuşkusuzdur. Dosya içerisinde araştırılması gereken bir husus ve toplanması gereken bir delil de bulunmadığına göre, itirazın kabulü ile İcra Mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar veren Ağır Ceza Mahkemesinin, itirazın esası hakkında da bir karar vermesi gerekirken, bu konuda karar verilmek üzere dosyanın İcra Mahkemesine gönderilmesine karar vermesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle, ... 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 17.4.2008 tarih ve 2008/595 müteferrik sayılı kararının BOZULMASINA, sair işlemlerin mahallinde ifasına, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.