MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

2011 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında ... köyünde davalı adına tapuda kayıtlı bulunan eski 101 ada 61 parsel sayılı 5289,85 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 110 ada 9 parsel numarasıyla 5702,4 m2 olarak tespit edilmiş, davacı ... ..., askı süresi içinde taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu halde, uygulama kadastrosu sırasında davalı adına tespit edildiğini ileri sürerek, tespitin ve tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile ... adına tescili istemiyle kadastro mahkemesinde dava açmış, mahkemece, mülkiyete ilişkin iddialarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Asliye hukuk mahkemesinde yapılan yargılama sırasında, davacı yönetim, 22/07/2014 tarihli dilekçesiyle taşınmazın orman sınırları içerisinde kalan kısmının orman vasfıyla ... adına tescili istemiyle ıslah talebinde bulunmuş, mahkemece, davanın kabulüne 110 ada 9 (eski 101 ada 61 nolu parsel) parsel sayılı taşınmazın (A) ile gösterilen 2003,28 m² kısmının tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... ... tarafından vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1992 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu, daha sonra 1988 yılında 36 nolu Orman Kadastro Komisyonunca yapılıp, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin .... gün ve .../... - .../.. sayılı kararıyla iptal edilen orman kadastrosu vardır.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin .... gün ve ...-... sayılı bozma kararı özetle; "Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen, kabule aykırı olarak davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş, hüküm içinde çelişki oluşturulmuştur. 6100 sayılı HMK"nın 297/2. maddesi hükmü uyarınca, kararın hüküm sonucu kısmında, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Kararın, hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir. Mahkemece, anılan Kanun hükmüne aykırı olarak, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında ve hükmün kendi içinde çelişki oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir." şeklindedir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulüne, taşınmazın (A) ile gösterilen 2003,28 m² kısmının tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından lehe vekalet ücreti verilmesi gerektiğine yönelik olarak temyiz edilmiş, daha sonra 03/03/2016 tarihli dilekçe ile temyizden feragat edilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin 03/03/2016 tarihli temyizden feragat dilekçesi ile hükmü temyiz etmekten vazgeçmiş olduğu anlaşıldığından, temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 06/06/2016 günü oy birliği ile karar verildi.