8. Hukuk Dairesi 2013/9653 E. , 2014/5823 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/02/2013
NUMARASI : 2011/415-2013/34
Hazine ile İ.. M.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 14.02.2013 gün ve 415/34 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, dava konusu 3106 parsel sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, zilyetlikle kazanılamayacağı nedeniyle davalı adına olan tapu kaydının iptaliyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığını ve özel mülkiyetinde olan taşınmaz olup, bitişikteki parsel sayılı taşınmazının devamında ve zilyetliğinde olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; dava konusu taşınmazın sabit sınırlı oluşu, ziraatçı bilirkişi raporu ve dosya kapsamındaki diğer delillerden, davacı tarafın davasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içinde, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 242,50 m2 yüz ölçümünde ve "bağ" niteliğinde davalı adına tapuda kayıtlı bulunan, 3106 parselin kadastro tutunağında yazılı bulunan bilgilere göre; senetsizden, 20 yılı aşkın zilyetliğinde bulunduran İ.. M.. adına 27.11.2000 tarihinde tespit edildiği ve tutanağın itiraz edilmeden 18.05.2001 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye elverişli bulunmamaktadır. Şöyleki, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının, tespit tarihinden geriye doğru 20 yıldan fazla süreli zilyetlik ve davalının uyuşmazlık konusu taşınmazı ne şekilde tasarruf ettiği, zilyetliğinin kazanmaya yeterli olup olmadığı konularındaki beyanlarının çelişkili olduğu ve keşif sonunda düzenlenen ziraatçi bilirkişi raporunda, taşınmaz üzerinde bulunan 5 ila 15 yaşlarındaki asma, kayısı, şeftali, çam ve ceviz ağaçlarından önceki taşınmazın niteliği hakkında açıklama yapılmamıştır. Taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların yaşı kazanmaya yeterli bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, mahallinde yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının 6100 sayılı HMK"nun 243 ve 244 (1086 sayılı HUMK. m.258) maddeleri uyarınca davetiye ile çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmazın aynına ilişkin olması nedeniyle HMK"nun 259 ve 290/2. maddeleri gereğince yerel bilirkişi ve tanıkların mümkün olduğunca taşınmaz başında dinlenmeleri,dava konusu taşınmazın öncesinin ne nitelikte olduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde tasarruf edildiği, ziraatçi bilirkişinin raporunda belirttiği meyve ağaçlarından önce davalının ne şekilde zilyet olduğu sorulup belirlenmesi, mahalli bilirkişi ve her iki taraf tanık beyanları arasındaki çelişkinin HMK’nun 261/1. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle giderilmesine çalışılması, bu eksiklikler tamamlandıktan sonra kadastro tespit tarihinden geriye doğru en az 20 yıl süre ile kazanmaya yeterli zilyetliğin kanıtlanması durumunda davanın şimdiki gibi reddine, aksi taktirde kabulüne karar verilmesi gerekir.
Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün, 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 01.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.