14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/5094 Karar No: 2015/3512 Karar Tarihi: 31.03.2015
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/5094 Esas 2015/3512 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/5094 E. , 2015/3512 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar tarafından, davalı aleyhine 30.07.2013 gününde verilen dilekçe ile rehin hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, rehin hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davacılar, 10.04.1970 tarihinde babaanneleri ile yazılı rehin sözleşmesi yaptıklarını bu sözleşme gereğince 142 ada 69 parsel üzerinde rehin hakkına sahip olduklarını, rehin sözleşmesinde geçen bedelin kendilerine halen ödenmediğini, dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasında bilgileri dışında kardeşleri ... ve ... adına tespit gördüğünü ve kardeşlerinin de taşınmazı davalıya sattıklarını ancak kadastro öncesi ve sonrasında rehin sözleşmesine konu tarlayı kendilerinin kullandığını belirterek dava konusu taşınmaz üzerine 21.744,00 TL üzerinden rehin hakkı tesisine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İpotek tapuda resmi akitle (sözleşme) ile tesis edilebilir. Kadastro tespiti öncesi taraflar arasında karşılığı altın olarak ödendiğinden söz edilerek haricen taşınmaz üzerine rehin tesisi mümkün değildir. Kaldı ki dava konusu taşınmaz tapuda dava dışı kişiler adına kayıtlı olup davalının bayii olduğu iddia edilen ... ve ... adına kadastro tespitinde tescil edilmiş de değildir. Yine dava konusu taşınmazın evveliyatı itibariyle davacıların babaannesi olan ..."a ait olduğuna dair kadastro tutanağında bir ifade de mevcut değildir. Bu nedenle dava konusu taşınmazın davalının bayii ve davacıların babaannesi ile herhangi bir ilgisi bulunmadığı ve tapuda da halen davalı adına kayıtlı olmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın esastan reddi gerekirken hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddi doğru değil ise de hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 31.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.