
Esas No: 2017/3117
Karar No: 2020/3832
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/3117 Esas 2020/3832 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İ
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasındaki Expertiz Hizmet Sözleşmesi kapsamında, davalılardan dava dışı maden işletmesine kullandırılacak kredi teminatı için tarla ekspertiz raporunun düzenlenmesinin talep edildiğini, davalılar tarafından düzenlenen 1.400.000,00 TL değer raporu esas alınarak taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilerek müşteriye 700.000,00 TL nakit kredi kullandırıldığını, müşterinin kredi ödemelerini yerine getirmemesi üzerine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte yapılan ilk kıymet takdiri raporuna göre taşınmazın değerinin 161.440,50 TL olduğunun, itiraz üzerine alınan raporda taşınmazın değerinin 309.507,62 TL olarak tespit edildiğini, TSKB"nin 09.09.2011 tarihli ekspertiz raporunda taşınmazın değerinin 403.601,25 TL olduğunun bildirildiğini, davalıların bankayı dolandırmak amacı ile gerçek rapor düzenlemediklerini ve bankanın çok büyük zarara uğratıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalması kaydı ile 20.000,00 TL"nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, 10.03.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 283.576,36 TL"ye artırmıştır.
Davalılar vekili, dava konusu gayrimenkul değerleme raporunun uluslararası değerleme kriterlerine uygun yapıldığını, taşınmazın değerinin raporun hazırlandığı tarihteki koşullar dikkate alınarak belirlendiğini, davaya konu taşınmaz kum ocağı olarak işletildiğinden taşınmazın emsali olarak kum ocağı olarak kullanılan bir taşınmazın alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin işi görürken benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir ekspertiz şirketinin göstereceği ihtimamı göstermemek suretiyle sözleşme ile üstlendiği kanunen de yerine getirmek zorunda olduğu özen borcunu ihlal ettiği ancak davacının tazminat alacağının doğabilmesi için davalı şirketin kusurlu davranışıyla bir zarara sebebiyet vermiş olması gerektiği, davacı bankanın 700.000,00 TL olan kredi alacağının 416.423,64 TL"sini davaya konu ipotekli taşınmazın satışı ile temin ettiği, kalan meblağın halen derdest olan ve temlik edilen icra dosyasında temlik alanca tahsil edilme ihtimali bulunduğu, davanın açıldığı tarih itibari ile davacı bankanın doğmuş bir zararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 17.Hukuk Dairesince sözleşme gereğince, hatalı ve yetersiz rapor hazırlanmasından dolayı davacı bankanın uğrayacağı her türlü kayıp, zarar ve ziyadan eksperin sorumlu olduğu ancak davalının hatalı rapor düzenlemesinin tek başına yeterli olmayıp davacının mevcut bir zararınında olması gerekeceğinden mahkemenin bilirkişi raporu doğrultusunda vermiş olduğu karar yerinde kabul edilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı süresinde davacı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi kararına ilişkin davacı vekilinin tüm temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğininde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 25.11.2020 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.