Davacı davalı işveren nezdinde 1.7.2000-2.5.2004 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava,davacının 01.07.2000-02.05.2004 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmaların tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ispat edilemediğinden istemin reddine karar verilmiştir.
Bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icabettiği, Yargıtayın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren, tarafından verilip verilmediği, ya da çalıştıklarının kurumca tesbit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı tesbiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun M.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı 506 sayılı Kanunun madde. 3 B ve D de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerde işverenin 15.04.1976 tarihli Ticaret Sicili kaydına göre ticari merkezinin Ş. İşhanı kat/1 U. ,ikametgahının D. Mahallesi Y. K. S.k No.11 U. adreslerinin olduğu belirlenmiştir. Bu kayıtların dışında işverenin ticari faaliyetine ilişkin herhangi bir kaydının bulunmadığı,davacı dava dilekçesinde işveren adresi olarak gösterdiği ve ticaret sicilinde davalı evi olarak görülen bu adresin emniyet araştırmasında 1987-1999 tarihleri arası işverenin ikametgah adresi olduğu anlaşılmaktadır. 1997-2004 tarihleri arası burada faaliyet gösterenlerin, çalıştırılanların, komşu işyerlerinin ve komşu işyeri çalışanlarının kimlikleri tesbit edilmemiştir. Davacının davalı işyerinde davacı tanık beyanlarına göre sürekli, davalı tanık beyanlarına göre gündelikçi olarak çalıştığı açıkça belirtilmiş olmasına rağmen davacının çalıştığı işyeri ve çalışma şekli yeterince araştırılıp çelişki giderilmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan hususlar ve tanık beyanları göz önünde bulundurularak, davacının çalıştığını belirttiği işyeri açıkça belirlenerek davacının, bu işyerinde devamlı çalışıp çalışmadığını, yapılan işin niteliğini, sürekli olup olmadığını açık bir biçimde ortaya koymak ,gerektiğinde mahallinde keşif yaparak işyeri çalışanlarını, bulunamadığı takdirde kayıtlara geçmiş komşu işyeri tanıklarını dinlemek, yeterli araştırmayla deliller hep birlikte değerlendirilerek çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı konusunda bir karar vermekten ibarettir.
Sözkonusu fiili ve hukuki gerçekler ve özellikle 506 sayılı kanunun 79.madde hükümleri dikkate alınmadan, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.