14. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/12227 Karar No: 2015/3495 Karar Tarihi: 30.03.2015
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/12227 Esas 2015/3495 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2014/12227 E. , 2015/3495 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 24.10.2007 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.11.2013 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacıya verilen kesin süre içerisinde geçit hakkı bedeli depo edilmediği nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır. Somut olayda; davacıya ait taşınmaz için belirlenen 4 no"lu geçit alternatifinin en uygun seçenek olduğu gerekçesiyle 10.07.2013 tarihli celsede geçit bedelinin vadeli mevduat hesabına yatırılarak makbuzunun dosyaya ibrazı için davacı tarafa süre verildiği, bedelin verilen süre içerisinde depo edilmemesi nedeniyle 30.10.2013 tarihli celsede de aynı ara kararı tekrarlanarak geçit hakkı olarak belirlenen yerin bedelinin depo edilmesi için davacıya yeniden süre verildiği, davacının ikinci kez verilen süre içerisinde de geçit bedelini depo etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Halbuki davacının 30.12.2010 tarihinde belirlenen geçit bedeli 17.188,44 TL"yi daha önce depo ettiği anlaşılmaktadır. Oysa mahkemece, 10.07.2010 tarihli celsede, davacıya daha önce depo edilen bedel gözardı edilerek 4 no"lu alternatif için belirlenen 33.889,10 TL"nin tamamını yatırılması için süre verilmiştir. Mahkemece daha önce depo edilen bedel söz konusu geçit bedelinden düşülmek suretiyle, belirlenecek meblağın depo edilmesi için davacıya usulüne uygun süre verilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.