1. Hukuk Dairesi 2015/3269 E. , 2017/6068 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ TAPU İPT... VE TESCİL, TENKİS
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu ipt... ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların reddine ilişkin olarak verilen karar davacı Tereke temsilcisi ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu ipt... ve tescil mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’ün ... m...ki olduğu dava konusu toplam 69 parça taşınmazdaki paylarını kardeşi davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek pay oranında tapu ipt... ve tescil istemişler, 16.09.2013 tarihli dilekçeleri ile, yargılama sırasında yapılan taksim sonucu davalı adına tescil edilen toplam 24 parça taşınmazla ilgili olarak miras payı oranında tapu ipt... ve tescile karar verilmesini talep etmişlerdir. Yargılama sırasında davacı ...’in, davacı olmadığını beyan etmesi üzerine mirasbırakan ...’nin terekesine davacı ... temsilci olarak atanmış, yargılamaya tereke temsilcisi tarafından devam edilmiştir.
Davalı, taşınmazların karşılığında, mirasbırakan ... banka hesabına 20.000,00 Euro gönderdiğini, muvazaanın bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, mirasbırakanı ..."ün kayden paydaşı olduğu toplam 69 parça taşınmazdaki paylarının tamamını 08.09.2006 tarihinde davalı kardeşi ... toplam 9.100,00 TL bedelle satış suretiyle temlik ettiği, 1934 doğumlu görme engelli mirasbırakan ... 28.12.2008 tarihinde öldüğü geriye mirasçıları olarak davacıların kaldığı, yurt dışında yaşayan davalı tarafından 01.01.2002-17.09.2010 tarihleri arasında belirli aralıklarla mirasbırakanın banka hesabına toplam 4.190,00 Euro"nun gönderildiğinin sabit olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının ipt...ni isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda, her ne kadar davalı satın alma savunmasında bulunmuş ise de, satış bedeli olarak ödendiği bildirilen bedelin tümüyle ödendiğinin kanıtlanamadığı, davalının belirli aralıklarla gönderdiği paraların bir kısmının tanık anlatımlarına göre gözleri görmeyen kardeşi mirasbırasbırakana yardım amaçlı olduğu, mirasbırakanın ilk eşi ... olma çocukları davacılar Düz... ve Sinan"ın gerçekte mirasbırakanın çocukları olmadıklarına dair iddianın bulunduğu, mirasbırakan tarafından 2. eşi ... karşı açılan şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davasında ... Aile Mahkemesinin 2007/66 Esas, 2007/136 Karar sayılı 07.11.2007 tarihli ilamıyla feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davacıların yalnız davalı ile ortak tanık olan ... isimli tanığının dinlendiği, diğer tanıklarının dinlenmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davacıların dinlenmeyen tanıklarının yukarıdaki ilkeler uyarınca dinlenmesi, tespit edilen olguların tüm delillerle birlikte değerlendirilerek, mirasbırakanın tüm terekesini temlikinde gerçek irade ve amacının mal kaçırmak olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı tereke temsilcisinin temyiz itiraz açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.