
Esas No: 2016/10097
Karar No: 2017/5079
Karar Tarihi: 15.06.2017
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/10097 Esas 2017/5079 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, kurum işleminin iptali kesilen aylıkların yasal faizi ile birlikte iadesi, birleşen dava, yersiz ödenen aylıklar ve sağlık giderlerinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde asıl davanın kabulune, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
21.03.2011 tahsis talebine istinaden 2498 gün 4/1-a, 4380 gün Bağ-Kur sigortalılığı olmak üzere 6878 gün üzerinden 506 sayılı Yasa kapsamında 01.04.2011 tarihinden itibaren aylık bağlanan davacının, davalı Kurum tarafından yapılan 29.11.2013 tarihli rapor neticesinde, 29.03.2007-29.04.2008 tarihleri arası 392 gün bildirim yapılan ... İnş. Mad. Nak. Ltd. Şti. işyerinin hayali olduğunun tespiti üzerine, hizmetlerin iptali neticesinde son 4/1-a kapsamındaki çalışmalarının 1260 günün altına düşmesi neticesinde aylığının iptal edilerek yaşlılık aylığı ve sağlık giderleri yönünden borç çıkarılarak tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır
Davacı, tarafından çalışmanın gerçek olduğu kurum işleminin iptali, yaşlılık aylığının yasal faizi ile birlikte iadesinin talep edildiği, birleşen dosyada, yersiz ödenen yaşlılık aylığı ve sağlık giderlerinin tahsilinin talep edildiği, Mahkemece, yapılan yargılamada 29.03.2007-29.4.2008 tarihleri arası bildirim yapılan çalışmaların gerçek olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, "sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez." Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olay incelendiğinde; Mahkemece, davacıdan hangi işyerinden ne iş yaptığı sorulmadan, işyerinin varlığı araştırılmadan, komşu bordro tanıkları dinlenilmeden, çelişkili tanık beyanları nazara alınarak eksik inceleme sonucunda karar verildiği anlaşılmaktadır. Dinlenen tanıkların davacının, çavuşluk yaptığı, ekipmanların bakım işinden sorumlu olduğu ve joker eleman olduğu yönünde çelişkili beyanları karşısında öncelikle, davacının isticvab edilerek nerede, hangi işi yaptığı sorulmalı, Kurum denetim raporunda, maden sahası olduğu belirtilen adreste yapılan araştırmada şirket adına kayıtlı ve fiilen işletilen bir maden ocağı olmadığı belirtildiğinden, kolluk marifeti aracığıyla davacının çalıştığını belirtiği işyerinin varlığı araştırılmalı, maden olan işyeri köy/mahalle sınırları içerisinde ise muhtar ve azaların beyanlarına başvurularak işyeri ve davacının çalışması hakkında beyanları alınmalı, maden ocağının işletme ve ruhsatının kime ait olduğu sorulmalı, işyerinin sahte olduğu gerekçesiyle kapsam tarihinden itibaren çalışmalar iptal edildiğinden, detaylı bir araştırma ile komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, sonradan dinlenen tanık beyanları ile daha önce dinlenen tanık beyanları arasında çelişki oluşması halinde, bu çelişki giderilmeye çalışılmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.