1. Hukuk Dairesi 2015/7626 E. , 2017/6046 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, 819 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerindeki meyve ağaçlarında elde edilen kayısıların davalılar tarafından hasat edilerek satıldığını, kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazdan geriye dönük 5 yıllık elde edilen gelirden payına isabet eden kısmın davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazı birlikte imar ve ihya ettiklerini, davacının kayısı bahçesinde hiçbir emeğinin bulunmadığını, davacının dava konusu yeri kullanması konusunda herhangi bir engellerinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın reddine ilişin olarak verilen kararın, Dairece, “... Hal böyle olunca, davacının keşif ve bilirkişi incelemesi delillerine de dayandığı göz önünde bulundurularak dava konusu taşınmaz başında keşif yapılması, fiili kullanma biçimi oluşup oluşmadığının, davacının taşınmazda kullandığı/kullanabileceği bir yer bulunup bulunmadığının araştırılması, kullanabileceği bir yer bulunduğunun saptanması halinde davanın reddedilmesi, kullandığı/kullanabileceği bir yer bulunmuyor ise ve iddia edildiği gibi taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren bir yer olduğunun belirlenmesi halinde intifadan men koşulunun aranmayacağı dikkate alınarak davacının payı oranında belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının 3.3.2015 tarihli ıslah dilekçesi üzerine, 15.448.75 TL ecrimisile karar verilmiştir.
Hemen belirmek gerekir ki, dava konusu taşınmaz üzerindeki kayısı ağaçlarının davalılar tarafından dikildiği keşfen saptanmak sureti ile zemin değeri üzerinden ecrimisile karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
Davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,
Bilindiği gibi, 04.02.1948 tarih ve 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ıslah, soruşturma ve yargılama bitinceye kadar yapılabilir, Yargıtay"ca karar bozulduktan sonra hüküm mahkemesince yeni tahkikat sırasında ıslah yapılmasına olanak yoktur. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177/1. maddesi de aynı doğrultuda ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği hükmünü içermektedir. Bozmadan sonra ıslahın olanaklı olduğuna dair açık ya da örtülü bir hüküm de yasada yer almamaktadır.
Hâl böyle olunca, bozma kararından sonraki ıslah isteğinin reddedilmesi ve dava dilekçesindeki istekle bağlı kalınarak karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalıların temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulüyle, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.