20. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3474 Karar No: 2016/6217
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/3474 Esas 2016/6217 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2016/3474 E. , 2016/6217 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR ... ili, ... ilçesi, ... Köyü, 132 ada 11 parsel sayılı, 6.772,39 m² yüzölçümlü; 102 ada 6 parsel sayılı, 3.440,99 m² yüzölçümlü ve 102 ada 7 parsel sayılı, 4.710,49 m² yüzölçümlü taşınmazlar kesinlemiş kadastro tespiti sonucunda tarla vasfıyla tapuya davacının murisi adına tescil edilmiştir. Davacı vekili, Göynük Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen ortaklığın giderilmesi davasının yapılan keşfinde dava konusu taşınmazların yüzölçümlerinin tapuda yazan miktardan fazla olduğunun tespit edildiği ve mahkemece sınırların düzeltilmesi davası açılması için kendilerine süre verildiğini belirterek dava konusu taşınmazların tapuda yazılı bulunan yüzölçümlerinin fiili yüzölçümleri dikkate alınarak düzeltilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 24.02.1994 tarihinde kesinleşen kadastro sonucu geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda, hesaplamadan doğan yüzölçüm hatasının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece usûl ve kanuna aykırı olarak hüküm kurulmuştur. Taşınmazların, kadastro tespiti sırasında veya sonradan yapılan işlemler nedeniyle ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar ve bundan kaynaklanan yüzölçümü hatası varsa bunun düzeltilmesi 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesine göre re"sen veya ilgilinin müracaatı üzerine Kadastro Müdürlüğünce yapılabilir. Kadastro Müdürlüğünün yaptığı işlem üzerine, bu işlemlerin iptali için de tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde Sulh Hukuk Mahkemelerinde dava açılabilir. Aynı maddenin son fıkrasında ise bu maddenin uygulanmasında, Kadastro Kanununun 12. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü sürenin aranmayacağı açıkça belirtilmiştir. Somut olayda; davacı tarafça, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesine dayanılarak işlem yapılmak üzere Kadastro Müdürlüğüne başvurulmaksızın doğrudan dava yoluna gidilmiştir. 6100 sayılı HMK"nın 114/1-b maddesi uyarınca "yargı yolunun caiz olması" dava şartları olarak düzenlenmiştir. Hal böyle olunca, belirtilen düzenleme karşısında, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesinde öngörülen idari işlem basamakları yerine getirilmeden, doğrudan mahkemeye açılan davanın dinlenme olanağı yoktur. Mahkemece, açıklanan hususlar gözetilerek yargı yeri nedeniyle davanın reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 01/06/2016 günü oy birliği ile karar verildi.