1. Hukuk Dairesi 2015/4292 E. , 2017/6033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davaları sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazı üzerinde kurulu üç katlı binanın dış cephesine davalı tarafından 1993 yılında başka binalara telefon hattı çekmek için telefon kablosu döşendiğini, telefon kablolarının binanın görünümünü olumsuz etkilediğini ve çevreye görüntü kirliliği oluşturduğunu, ayrıca kabloların binaya monte edilebilmesi için binanın birçok yerden delindiğini ve maddi zarara uğradığını ileri sürerek davalıya ait telefon kablolarının dava konusu taşınmaz üzerinden alınarak müdahalenin sona erdirilmesine ve haksız kullanım nedeniyle 15.000 TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, müdahalenin men"i talep edilen kabloların sokağın dar bir sokak olması ve caddede bulunan taşınmazlara haberleşme alt yapısının sağlanabilmesi açısından, binalar üzerinden havai olarak blok kablo işleme yöntemiyle kamu hizmeti amacıyla 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu"nun 12. ve 14. maddelerinin davalı şirkete verdiği yetkiye dayanarak tesis edildiğini, davalı şirketin taşınmazın kullanımına engel olmamak kaydıyla kablo ve tesisat geçirme hakkına sahip olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacının üzerinde bina bulunan ... ada ... parsel sayılı taşınmazın kayden maliki olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, davalı tarafından her hangi bir hukuki ilişki kurulmadan binanın dış cephesinden telefon kabloları geçirildiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği gibi; 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 14. maddesine göre; “hükümet eşhasın tahtı tasarrufundaki arazinin dahilinde ve emlak ve müessesatın haricinde telgraf ve telefon tesisatı inşasına salahiyettardır. Ancak yapılacak tesisatın, işbu arazi emlak ve müessesatın istimal ve istifadesini haleldar etmemesi lazımdır”. Bu hükümler uyarınca, bir taşınmaz üzerinde tesisat yapılması halinde taşınmaz mal maliklerinin mülkiyet hakkı devam eder ve yapılan işlem hukuk açısından ne bir kamulaştırma ve ne de irtifak hakkı kurma olarak nitelendirilebilir. Aksine, yasa koyucu, malikin mülkiyet hakkını korumak amacıyla, kurulacak telgraf ve telefon tesisatının taşınmaz malın malikinin kullanma ve yararlanma, haklarını engellememesi koşulunu öngörmüştür. Demek oluyor ki, bir taşınmaz üzerinde 406 sayılı Kanunun 14. maddesi hükmünce telgraf ve telefon tesisatı kurulması, malikin taşınmazı kullanma ve ondan yararlanma haklarını engellememesi halinde mümkündür.
Gerçekten de, geçirilen kabloların davacıya bir zarar vermediği bilirkişi raporu ile sabit ise de yukarıda değinilen ilkeler yanında davalı idarenin yasal açıdan haklı olabilmesi için taşınmazın niteliği de önem ifade etmektedir. Yasa düzenlemesinde arazi, emlak ve müessesattan bahsedilmiş, kendisinde uygulama yapılacak taşınmazın emlak ve müessesat"ın dışında olması gerektiği duraksamaya yer vermeyecek tarzda belirtilmiştir. Oysa somut olayda taşınmazın kayıttaki niteliği tarladır. Diğer taraftan taşınmaz yerleşim alanında yer almakta olup üzerinde bina bulunmaktadır. O halde anılan yasal düzenlemenin somut olayda uygulama yeri bulunduğu söylenemez. Buna göre, davacının davasında haklı olduğu açıktır.
Hal böyle olunca; davacının Türk Medeni Kanununun 683.maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına değer verilerek elatmanın önlenmesi ile birlikte yapılan muhtesatların kaldırılmasına ve davacının telefon kablolarının geçirilmesinden dolayı ne gibi bir maddi zararının olduğu saptanarak neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.