Davacı, murisinin, 03.03.1997-30.06.1998 tarihleri arası Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı, murisi S.S. in 03.03.1997-30.06.1998 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç yerinde değildir. Gerçekten,1479 sayılı Yasa sisteminde geriye doğru tescil bulunmamaktadır. Ancak 1479 sayılı Yasaya 24.7.2003 tarih ve 4956 sayılı yasa ile eklenen geçici 18.maddesinde; bu kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 4.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların, sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin 4.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı ancak bu kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalıklarının bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı başvuru da bulunmaları ve 20.4.1982-4.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemeleri ve yasaya göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını süresinde ödemeleri kaydıyla bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği belirtilmiştir. Somut olayda, davacının annesi, Bağ-Kur’a kayıt ve tescili bulunmaksızın 26.11.2002 tarihinde vefat etmiştir. Her ne kadar murise ilişkin olarak 03.03.1997 ile 30.06.1998 yılları arasına ait vergi kaydı bulunmakta ise de yukarıda belirtildiği üzere, davacının murisinin 1479 Sayılı Kanuna 4956 sayılı Kanun ile eklenen geçici 18. maddesi gereğince Bağ-Kur sigortalısı sayılması mümkün değildir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/10-524 Esas,581 Karar sayılı kararındaki açıklamalarda bu yöndedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurularak davanın reddi gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.