13. Ceza Dairesi 2016/168 E. , 2016/2233 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : KYB - 2015/369824
Karşılıksız yararlanma suçundan sanık ... ..."nın 5237 sayılı TCK"nın 163 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, mağdur kurumun zararı olan 1.517,70 TL’yi karşılaması koşuluyla 5271 sayılı CMK"nın 231/5 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2013 tarih ve 2011/78 esas, 2013/161 karar sayılı kararını müteakiben, zararın karşılanması koşulunun yerine getirilmemesi nedeniyle hükmün açıklanarak sanığın 5237 sayılı TCK"nın 163 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar anılan kanun’un 53/1-a-b-d-e maddesindeki haklardan, koşullu salıverilinceye kadar ise aynı kanun’un 53/1-c maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına dair Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.01.2014 tarih 2011/78 esas, 2013/161 karar sayılı ek kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 06.11.2015 gün ve 94660652-105-34-8835-2015-22761/72026 sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 21.12.2015 gün ve 2015/369824 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
1- 5271 sayılı CMK"nın 231/11. maddesinde düzenlenen “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki hükme göre, mahkemenin duruşma açarak sanığın hukuki durumunu değerlendirmesi gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- 5237 sayılı TCK"nın 53/2. maddesinde yer alan düzenleme karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbar yazısı ve incelenen dosya içeriğine göre; 5237 sayılı TCK"nın 163/3. maddesindeki “Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklindeki düzenlemeye göre; sanığın kullandığı elektrik miktarının 22.07.2010 tarihli usulsüz elektrik tüketimi tespit tutanağında sayaçtan geçtiğinin belirtilmesi, 06.05.2011 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, tutanak tarihi ile keşif tarihi arasındaki 288 günde gerçekleşen tüketimin kurulu güç ile orantılı olduğunun, İdarenin tespitini engelleyecek sayaç harici kullanımın söz konusu olmadığının, İdarenin kayıt altına aldığı dönemdeki tüketim miktarı ile tutanakla tespit edilen kayıtsız dönemdeki tüketimin de orantılı olduğunun, sayaca tüketilen elektriği noksan göstermesi için bir müdahale yapılmadığının ve kullanımın kurumu zarara uğratacak nitelikte olmadığının belirtilmesi karşısında; açıklanan nedenlerle sanığın eyleminin suç oluşturmayacağı ve sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği düşünüldüğünden, bu yönden 5271 sayılı CMK"nın 309 ve 310. maddeleri uyarınca kanun yararına bozma talep edilip edilmeyeceği konusunda değerlendirme yapılıp sonucuna göre inceleme yapılmak üzere Dairemize iadesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na GÖNDERİLMESİNE, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.