20. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3922 Karar No: 2016/6211 Karar Tarihi: 01.06.2016
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/3922 Esas 2016/6211 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2016/3922 E. , 2016/6211 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 1676 parsel sayılı, 2.000,00 m2 yüzölçümlü taşınmaz çamlık vasfıyla davalı adına tapuda kayıtlıdır. Davacı , ... ili, ... ilçesi, ... köyü 1676 parsel sayılı taşınmazın tesis kadastrosu sırasında davalı adına tespit ve tescili yapılmış ise de taşınmazın kesinleşmiş kadastrosu sınırları içinde kaldığı iddiasıyla tapu kaydının iptali ile niteliğiyle adına tescili ve davalının müdahalesinin önlenmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapusunun iptali ile vasfıyla adına kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tapulama çalışmaları 1988 yılında ilân edilerek kesinleşmiş olup, 6831 sayılı Kanununa göre kadastrosu ve aynı Kanuna göre 2/B uygulama çalışmaları ise 19.12.1996 tarihinde ilân edilerek 19.06.1997 tarihinde kesinleşmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi tarafından kesinleşmiş tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın 19.06.1967 tarihinde kesinleşen tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu, kadastrosuna karşı genel mahkemelerde dava açabilme süresi olan 10 yıllık sürenin geçtiği ve taşınmazın eylemli olarak da olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre davanın kabulü yönünde kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, Kadastro Kanununun 36/A maddesinde yer alan "Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil, yargılama giderine hükmolunmaz." şeklindeki düzenlemeye rağmen davalı ... aleyhine yargılama giderine ve vekâlet ücretine hükmolunması doğru değil ise de, belirtilen bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hükmün ikinci, üçüncü ve dördüncü bentlerinin hükümden çıkarılarak yerine “3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi uyarınca davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve aynı madde uyarınca davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/06/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.