MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro çalışmaları sırasında ... ilçesi, ... köyü 104 ada 13 ve 104 ada 111 parsel sayılı taşınmazlar sırasıyla 9243,30 m² ve 2697,18 m² yüzölçümü ve tarla vasfıyla belgesizden davalılar adına tespit edilmiştir.
Davacı ... vekili 10/01/2005 tarihli dava dilekçelerinde özetle; ... ilçesi, ... köyü 104 ada 13 ve 104 ada 111 parsel sayılı taşınmazların eski tarihli memleket haritasında yapılan inceleme sonucu sayılan yerlerden olduklarını ileri sürerek tespitin iptali ile taşınmazların vasfıyla adına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmış, mahkemece tespit malikleri aynı kişiler olan davalar birleştirilerek, yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabul kısmen reddine, çekişmeli taşınmazların kadastro tepitlerinin iptali ile, 104 ada 111 sayılı parselin tamamı ile 104 ada 13 sayılı parselin teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 11/04/2007 tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen 3891,66 m²"lik kısmının vasfıyla adına tapuya kayıt ve tesciline, 104 da 13 sayılı parselin aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 5351,86 m²"lik kısmının aynı parsel numarası altında tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından 104 da 13 sayılı parselin (B) harfi ile gösterilen bölüm yönünden ve vekalet ücretine ilişkin temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Taşınmazın bulunduğu yörede tespit tarihinden önce yapılan kadastro çalışması bulunmamaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli 104 ada 13 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tesbit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalılar aleyhine, yargılama giderlerine, karar ve ilâm harcına ve vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu sebeple, hükmün 3, 4, 5 ve 6. bendlerinin kaldırılarak yerine “6099 sayılı Kanunla 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/06/2016 günü oy birliği ile karar verildi.