Davacı davalılardan işverene ait işyerinde Ocak 1992-6.1.2001 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbitiyle işçilik haklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, davalıya ait işyerinde 1.1.1992-6.1.2001 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tesbitini ve işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Mahkemece hizmet tespitine ilişkin talebin reddine, işçilik alacaklarına ilişkin talebin kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Mahkemece verilen 26.4.2002 günlü karar, Dairemize ait 17.3.2003 gün ve 2003/ 998-2147 sayılı ilamı ile bozulmuş ise de, bozmaya uyan Mahkemece bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan Mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Gerçekten, davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki delillerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Davaya konu çalışmanın geçtiği işyerinin bir tuğla ve kiremit fabrikası olduğu ve davacı çalışmalarının da 4.4.1994-30.11.2000 tarihleri arasında her yıl yaz ayları dışındaki dönemde bildirildiği, davacının yüklemeci olarak çalıştığı, böylece yapılan işin mahiyeti gereği de işyerinin mevsimlik bir işyeri olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bordro tanıklarının beyanları ve davacının itirazı üzerine imza incelemesi yaptırılan imzalı ücret bordrolarındaki bazı imzaların davacıya ait olmadığının tespit edilmesi karşısında, Dairemizin 17.3.2003 günlü Bozma ilamında belirtildiği şekilde imzalı ücret bordrosu bulunmayan veya üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı bilirkişi incelemesi ile saptanan ücret bordrolarının ait olduğu aylarda davacının tam ay çalıştığının tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hizmet tespitine ilişkin talebin tümüyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.