4. Hukuk Dairesi 2012/1305 E. , 2013/2639 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ..... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 26/05/2005 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/06/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, esas dava ile istenen maddi tazminat miktarının kabulüne, ıslah ile istenen miktarın zamanaşımı yönünden reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak maddi tazminat istemiştir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda zararın, istemden daha fazla olduğunun belirlenmesi üzerine davacı 24/03/2011 günlü ıslah dilekçesi vererek, dava dilekçesindeki talep konusunu arttırmıştır. Davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü istem, yeni bir dava niteliğinde olmayıp, dava dilekçesinde talep edilen miktar biçimindedir. Bu nedenle sadece dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek olan zamanaşımı def"i, ıslaha karşı ileri sürülemez. 6100 sayılı HMK"nın 177/1. maddesine göre ıslah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. Islah bir dava olmayıp, yapılan usul işlemlerinin düzeltilmesidir. Açıklanan nedenlerle, ıslah ile arttırılan bölümün zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA, davalının tüm davacının diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/02/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY YAZISI
Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.
Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah halleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usul işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma halinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
Zamanaşımı ise borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. BK. 133 madde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
Nitekim 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK. 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davası ve tesbit davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunun arttırılabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir.
Aynı Yasanın 109. maddesindeki kısmi davada ise zamanaşımının kesileceği yolunda bir açıklama yoktur.
6100 sayılı Kanunun hazırlanması sırasında görev alan Prof. Hakan Pekcanıtez, Prof. Oğuz Atalay ve Prof. Muhammet Özekes tarafından yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine göre Medeni Usul Hukuku Kitabının 321. sayfasında “Belirsiz alacak davası açılabilmesinin mümkün olduğu hallerde kısmi dava açmak davacı açısından üç nedenle daha elverişli olmayacaktır. Birincisi kısmi dava açan davacının alacağının geri kalan kısmı için zamanaşımı süresi kesilmemiş olacaktır. Buna karşılık belirsiz alacak davasında zamanaşımı, dava sonunda alacağın tümü için dava tarihinde kesilmiş sayılacaktır. İkinci olarak kısmi dava açan davacı dava sırasında alacağın geri kalan kısmını talep etmek isterse, bunu ancak ıslah ya da karşı tarafın açık rızası ile yapabilecektir...” şeklindeki açıklamaları ile gerek Dairemizin, gerekse HGK"nun önceki içtihatları gibi yeni ...da da kısmi dava açılması halinde sadece dava edilen bölüm için zamanaşımının kesileceği yolundaki istikrarlı uygulamanın devam ettirildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; zararlandırıcı haksız eylemin 13/06/2000 tarihinde meydana geldiği, ceza davasının 2007 yılında sonuçlandığı, davacı tarafın maluliyet oranını, 06/04/2010 günlü duruşmada öğrendiği anlaşılmaktadır. Şu halde 24/03/2011 olan ıslah tarihi itibariyle B.K. 60. maddesi"nde öngörülün 1 yıllık zamanaşımı, uzamış ceza zamanaşımı (5 yıl) geçtiği gibi, her halde uygulanması gereken 10 yıllık zamanaşımı süresi de geçmiştir. Bu nedenle de yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşündeyim.18/02/2013