Ceza Genel Kurulu 2017/460 E. , 2017/376 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 15.12.2014
Sayısı : 629-672
Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan sanık ..."nin beraatine ilişkin Mersin 7. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.12.2012 gün ve 529-1190 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 03.09.2014 gün ve 23780-17152 sayı ile;
“Sanık ..."nin idaresindeki otomobil ile Adana istikametinden Mersin istikametine seyri sırasında, seyrine göre sağ tarafından yola giren ölen yayaya sol şeritte çarptıktan sonra 15 metre sürükleyip orta şeride düşürdüğü, aracın çarpma noktasının 40 metre ilerisinde bulunan yaya geçidindeki orta refüje çıkarak durabildiği olayda; olay yerinin meskun mahal, Nakliyeciler Sitesi ışıklı kavşağına 100 metre mesafede ve yol genişliğinin 10,5 metre olduğu, ölenin de yolun 7,5 metrelik kısmını geçtiği hususları dikkate alındığında, olay yerinde yapılan keşif sonrası düzenlenen raporun oluşa uygun olduğu ve hızını mahal şartlarına göre ayarlamayan sanığın tali oranda kusurlu olduğu kabul edilerek mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken oluşa ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelere dayanılarak beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Mersin 7. Asliye Ceza Mahkemesi ise 15.12.2014 gün ve 629-672 sayı ile sanığın önceki hükümdeki gibi beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2016 gün ve 122131 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 1127-960 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 13.03.2017 gün ve 87-1880 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan, sanık Yusuf Çepni"nin beraatine ilişkin hüküm Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında kurulan beraat hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; bir kişinin ölümü ile sonuçlanan olayda, sanığın kusurunun bulunup bulunmadığının tespitine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, bozmaya uyan yerel mahkemece sonradan bu karardan dönülerek ve aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada sanık ve müdafiine bozma kararı ve duruşma günü davetiyesinin tebliğ edildiği, sanığın tebliğe rağmen hazır bulunmadığı 15.12.2014 tarihli oturumda “Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 03.09.2014 tarih ve 23780-17152 sayılı bozma ilamı usul ve yasaya uygun bulunduğundan uyulmasına karar verildi, açıklandı. Açık duruşmaya devam olundu” şeklinde bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine karşın, aynı günlü oturumda müdafiinin dinlenilmesi ile yetinilip sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan ve uyma kararından da dönülerek direnilip önceki hükmün tekrar tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararlarında vurgulandığı üzere; uyma kararı, ara kararı niteliğinde olmayıp, davanın esasını çözümleyen kararlardandır. Bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğmaktadır. Sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da zımnen geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulması, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
Yerel mahkemece 15.12.2014 tarihli oturumda, Özel Dairenin suçun sübuta erdiğine ilişkin bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, bu karardan dönülerek önceki hükümdeki gibi sanığın beraatine karar verilmesi, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmayacaktır.
Öte yandan, 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi halinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK"nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
Bu açıklamalar ışığında önsorunlara ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel mahkeme direnme hükmünün, Özel Daire bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra dönülemez nitelikteki bu karardan dönerek ilk hükümdeki gibi karar verilmesi ve aleyhe bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliklerinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Mersin 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.12.2014 gün ve 629-672 sayılı direnme hükmünün; bozmaya uyulduğu halde, bozma kararında belirtilen esaslar doğrultusunda karar verilmemesi ve aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanının alınmaması isabetsizliklerinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.10.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.