5. Ceza Dairesi 2014/7768 E. , 2014/7631 K.- ZİMMET SUÇUNA YARDIM ETMEK
- GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMAK
- NİTELİKLİ ZİMMET
- KOOPERATİFLER KANUNU (1163) Madde 59
- KOOPERATİFLER KANUNU (1163) Ek Madde 2
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN (5320) Madde 8
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 247
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 257
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 53
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 62
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 232
- CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) (1412) Madde 317
"İçtihat Metni"Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanıklardan B.. K.. ve B.. A.. haklarında verilen hükümler aleyhine yasa yoluna müracaat edilmediği gözetilerek yapılan incelemede;
Sanık K.. Ç.. müdafii tarafından süre tutum temyiz dilekçesi ile incelemenin duruşmalı yapılmasının talep edilmesi üzerine; 30/04/2014 Çarşamba saat 13:30"a duruşma günü tayin olunarak sanık müdafiine çağrı kağıdı gönderilip, yapılan tebligat üzerine sanık müdafii gelmediğinden ve ayrıca bir talepte de bulunulmadığından, yine adı geçen sanık müdafii 23/06/2014 günlü dilekçesiyle incelemenin bir kez daha duruşmalı yapılması isteminde bulunmuş ise de, duruşma için belirlenen gün ve saatte mazeretsiz olarak hazır olmadığından ve duruşmalı inceleme için hüküm tarihinden itibaren 1 haftalık yasal süreyi geçirmiş olduğundan, sanık K.. Ç.. müdafiin duruşmalı inceleme talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla buna yönelen son isteminin reddine, incelemenin DURUŞMASIZ olarak yapılmasına; kovuşturma aşamasında Ç.. B..na 1163 sayılı Yasanın Ek-2/son maddesi ile 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri gereğince duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiyenin 04/06/2013 tarihinde usulen tebliğ edilmiş olduğu, yine Çevre ve Şehircilik Kayseri İl Müdürlüğüne yazılan 04/04/2012 günlü müzekkere ekinde iddianamenin ve müzekkerede duruşma gün ve saatinin bulunduğu, buna karşılık yargılama sırasında dava konusu bir kısım suçtan zarar gören Ç.. B..nın usulüne uygun katılma talebinde bulunmadığı ve kamu davasına katılmasına karar verilmediği anlaşılıp, bu suretle adı geçenin hükmü temyize yetkisi bulunmadığından, Hazine vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİYLE, Cumhuriyet Savcısının sanıklardan Şahin hakkında verilen beraet, Kasım hakkında verilen beraet ve hüküm kurulmasına yer olmadığına dair hükümler ile sanık Kasım müdafiin adı geçen hakkında verilen mahkumiyet hükmüne ve bir kısım mağdurlara yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen hüküm kurulmasına yer olmadığına dair hükme yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanıklardan Ş.. N.. hakkında zincirleme nitelikli zimmet suçuna yardım etme suçundan verilen beraet hükmü ile K.. Ç.. hakkında bir kısım mağdurlara yönelik nitelikli dolandırıcılık ve zincirleme görevi kötüye kullanma suçlarından verilen hüküm kurulmasına yer olmadığına dair hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen hükümler usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık K.. Ç.. hakkında bir kısım mağdurlara yönelik nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen beraet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın üzerine atılı dolandırıcılık olarak vasıflandırılan eylemlerinin sanık, mağdur sanık ve tanık anlatımları, bilirkişi raporları ile olayın oluş biçimi nazara alındığında zimmet suçu içerisinde kaldığı gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraet kararları verilmesi,
Sanık K.. Ç.. hakkında zincirleme nitelikli zimmet suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığın, kooperatif yönetim kurulu başkanı sıfatı ile resmen kooperatif üyesi olan mağdur ve katılanların dosyada mevcut üyelik ödemelerini “başkasına ait arsa üzerinde göstermelik villa inşaatlarına başlayarak” zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla nitelikli olarak zimmetine geçirdiği kabul edilmiş ise de;
Nitelikli zimmet suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK"nın 247. maddesinin 2. fıkrasında hile kavramının tanımının yapılmadığı, hilenin ne olduğu konusunda 5237 sayılı TCK’da da herhangi bir açıklığın bulunmadığı, ancak uygulamada istikrar kazanmış içtihatlara göre fail tarafından yapılan davranışın hileli olarak kabul edilebilmesi için belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olması, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketlerin bulunması gerektiğinin kabul edildiği, esasen hangi davranışların hileli olduğu ve bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği yolunda genel bir kural koymak kolay olmamakla birlikte, olaysal olarak değerlendirme yapılması, olayın özelliği, sanığın konumu, fiille olan ilişkisi, suçun işlenmesinde kullandığı araçlar gibi hususlar ayrı ayrı nazara alınmak suretiyle sonuca ulaşılması gerektiği ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 59. maddesine 3476 sayılı Yasanın 15. maddesi ile eklenen fıkradaki “Kooperatiflerce alınması kararlaştırılan gayrimenkullerin alımının, tapu devri veya tapuya şerh verdirilecek bir satış vaadi sözleşmesi ile yapılması şarttır.” şeklinde yer alan düzenlenme hususları nazara alındığında; dava konusu somut olayda sanığın eylemlerinin, basit bir şekilde ortaya çıkartılabileceği gibi kooperatifte herhangi bir gider belgesinin de bulunmadığı, mağdurlarca yapılan tüm ödemelerin kaydının banka ve kooperatif kayıtlarında mevcut olduğu, bu itibarla sanığın zimmetinin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarından bahsedilemeyeceği, bu haliyle eyleminin zincirleme basit zimmet suçunu oluşturacağı gözetilmeden nitelikli zimmet kabulü ile yazılı şekilde hakkında fazla ceza tayini,
Sabıkası ve duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz kişiliği bulunmayan, mağdurların uğramış oldukları zararları kovuşturma aşamasında tamamen giderdiği anlaşılan sanığın dosyaya yansıyan ve duruşmada gözlenen olumsuz tutum ve davranışlarının nelerden ibaret olduğu da gösterilmeden yasadaki ifadelerin soyut tekrarından ibaret gerekçelerle hakkında TCK"nın 62. maddesinin tatbikine yer olmadığına karar verilmesi,
Suçu TCK"nın 53/1-d maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işleyen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca “cezanın infazından sonra işlemek üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar 53/1-d maddesindeki hak ve yetkileri kullanmasının yasaklanmasına” şeklinde karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Dosyada bulunan gerekçeli kararın mahkeme mührü ile mühürlenmeyerek CMK"nın 232/7. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı ve temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, bozmanın lehe mahiyeti, toplanacak delil kalmaması, tutuklu kaldığı süre ve mağduriyetinin önlenmesi gözetilerek tutuklu sanık K.. Ç.."ın TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse derhal salıverilmesinin mahalline bildirilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, 15/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.