14. Hukuk Dairesi 2016/14633 E. , 2020/370 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 18/11/2015 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin kaldırılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinden davacı ...’ın davalıdan aldığı toplam 500.00,00TL borç karşılığında maliki oldukları 1694 ve 1699 parsel sayılı taşınmazlar üzerine, davalı lehine 250.000,00’er TL bedelli ipotek tesis edildiğini, davacı ...’ın davalıya olan borcunu ödediğini, davalının borcun ödendiğine dair iki adet ibraname imzaladığını, ancak davalının dava konusu taşınmazlar üzerindeki ipotekleri kaldırmadığını belirterek, dava konusu taşınmazlara 19.06.2013 ve 24.06.2013 tarihinde davalı lehine konulan ipoteklerin borcun ödenmesi nedeniyle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı vekilleri tarafından ipotek tesisinden önce birçok evraka alelacele imza attırıldığını, ibranamelerin de bu belgeler arasında irade dışı imzalatılmış olabileceğini, davacıların dosyaya sunduğu ibranamede “19.06.2013” ve “12:34” yazdığını,19.06.2013 tarihli ipoteğin ise saat 16:15’te tesis edildiğini, ödenen borç için ipotek tesis edilmeyeceğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Senet, bir kişinin vücuda getirdiği (veya getirttiği) ve kendi aleyhine delil teşkil eden yazılı belgedir. Buna göre, senet yazılı bir belgede açıklanan irade beyanıdır. Fakat, senedi düzenleyenin onu kendi aleyhine delil teşkil etmek iradesiyle vücuda getirmiş olması şart değildir.
Öte yandan, ispat sınırından yukarı hukuki işlemler ve senede karşı olan iddialar kural olarak yalnız senet (kesin delil) ile ispat edilebilir; tanık (takdiri delil) ile ispat edilemez. Senetle ispat zorunluluğu hakkındaki birinci ana kural, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ispat sınırını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiğidir. İkinci ana kural ise, senede karşı senetle ispat zorunluluğudur (veya senede karşı tanıkla ispat yasağıdır).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 203. maddesinde senetle ispat zorunluluğunun istisnaları düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, hukuki işlemlerdeki irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları tanıkla ispat edilebilir. (HMK m.203/ç)
Senede karşı ileri sürülecek yanılma iddiasının tanıkla ispat edilmesinde, önce yanılmanın varlığını makul gösteren objektif sebepler ortaya konmalı, ondan sonra yanılmanın ispatı için tanık dinlenmesine müsaade edilmelidir.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Davacılardan ...’ın davalıdan aldığı borç karşılığında, dava konusu 1694 parsel sayılı taşınmaz üzerine 19.06.2013 tarihinde, saat 16:15’te, 1696 parsel sayılı taşınmaz üzerine ise 24.06.2013 tarihinde ipotek tesis edilmiştir. Davacılar, davalının ıslak imzasını taşıyan “İpotek Borcu Ödeme Makbuzu ve İbranameler” başlıklı iki adet belgeyi dosyaya sunmuştur. Belgelerin içeriğinden, davalı alacaklının alacağının tamamını davacıdan tahsil etmesi nedeniyle, davacı borçlu ...’ı ibra ettiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, dava konusu 1694 parsel sayılı taşınmaza ilişkin düzenlenen belgenin üst kısmında “19.06.2013-12:34-fax P001” ibaresinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacılar, söz konusu belgelerin borcun ödenmesi nedeniyle düzenlendiğini iddia etmiş; davalı ise belgelerdeki imzasını inkar etmeyerek, belgenin ipotek tesisi sırasında ve ipotek tesis edilmeden önce alelacele imzalatıldığını savunmuştur.
Belgelerin davalı alacaklı tarafından düzenlenip imzalanarak borçlu davacılara verildiği hususunda bir uyuşmalık bulunmadığından, belgelerde yazan ancak belge metnine dahil olmayıp, kağıdın üst kısmında yazılı tarih ve saatin, ipotek tesisinden önceki zamana ait olduğuna yönelik savunmanın bir önemi yoktur. Tanıklar, belgelerin davalı alacaklıya ipotek tesisi sırasında aceleyle imzalatıldığını beyan etmişseler de, tanıkların bu beyanları davalının yanılmasının makul nedenlere dayandığının kabulü için yeterli değildir. Ayrıca ipotek tesisi işlemlerinin tapu müdürlüğünde resmi memur huzurunda yapıldığı nazara alındığında, davalı alacaklının ipotek tesisi sırasında hangi sebeple borcun ödendiğine yönelik belge düzenlendiğinin dayanağını belirtmeden, belgelerin alelacele imzalatıldığı yönündeki soyut savunmasına itibar edilmemelidir.
Bu durumda mahkemece, mevcut belgeler çerçevesinde davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.01.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.