Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3243
Karar No: 2021/8960
Karar Tarihi: 23.09.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/3243 Esas 2021/8960 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/3243 E.  ,  2021/8960 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ


    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasında davanın reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi neticesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı asıl davada; 29.02.1996 tarihli harici satış senedi ile davaya konu Denizli İli Çukurköy Köyü Aktepe mevkiinde bulunan tarlayı davalının murisinden 100.000 TL karşılığında satın aldığını, muris ölünce davalı ve diğer mirasçıların taşınmazın tapusunu vermediklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 100.000 TL"nin 29/02/1996 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; birleşen 2015/24 Esas sayılı davada ise murisin diğer mirasçılarından olduğunu talep etmiştir.
    Davalılar; devir sözleşmesinin usul şartlarına aykırı olarak yapıldığını, şekil şartının yerine getirilmediğini, taşınmaz satışının harici olması sebebiyle geçersiz olduğunu, davacının aradan geçen uzun zamana rağmen bu tarihte dava açmasının kötü niyetli olduğunu, zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
    İlk derece mahkemesince; davanın 68.194,37 TL üzerinden kabulüne ilişkin verilen karar, davalıların istinafı üzerine, bölge adliye mahkemesince; bir kısım davalılara usulüne uygun tebligat yapılmadığı, ön inceleme ve tahkikat safhalarına usulünce geçilmediği, davada sebepsiz zenginleşme hükümleri nazara alındığında 10 yıllık zamanaşımı definin yerinde değerlendirilmediği, bu anlamda taraflar arasındaki zilyetliğin davacıya devrinin araştırılması gerektiği, dava konusu taşınmazın tapu kaydının

    celbedilmediği, sözleşme aslının davacı tarafça dosyaya sunulmadığı, gerekçeleri ile davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesince; istinaf kararında belirtilen şekilde yapılan yargılama sonucunda, davalıların murisinin sebepsiz zenginleştiği tarih olan adi gayrimenkul satış sözleşmesinin yapıldığı tarih (29/02/1996 tarihi) itibarı ile 10 yıllık zamanaşımı süresinin başladığı ve davanın açıldığı tarih itibarı ile dolduğu gerekçesiyle, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince; istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    1-6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.11.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve Kanun"un 87. maddesi uyarınca, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
    Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır.
    Bir hukuki işlemin, 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin olması gerekirken somut olayda; davacı ile davalılar murisi arasında harici satım sözleşmesi söz konusu olup, davalıların murisinin ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın çözümü Tüketici mahkemelerinin görevi içerisinde bulunmamaktadır.
    Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak da sözkonusu olmaz. Bu durumda davaya bakmaya Genel Mahkemeler görevlidir.
    Öyle ise ilk derece mahkemesince bu ilkeler esas alınarak ve genel mahkemelerin görevli olduğu gözetilerek davaya Asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu Tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılarak işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Kabule göre de; HMK"nın 166. maddesine göre, ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları koşulu ile birleştirilerek bakılabilmeleri mümkündür.
    Ancak birleştirme kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözümleyen bir karar değildir. Bu karar, sadece birleştirilen davaların tahkikat safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurmaktadır. Diğer bir anlatımla, asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız, müstakil davalardır. Bu nedenle, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı karara bağlanması, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin de ayrı ayrı tayin edilmesi gerekmektedir.
    Somut olayda ise; asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmamış, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri de ayrı ayrı tayin edilmemiştir (HMK. md 297).
    Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; birleştirilen davalar için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, bu ilke gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru değildir.

    İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
    2- Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanu"nun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 23/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi