Esas No: 2021/16296
Karar No: 2022/12778
Karar Tarihi: 29.09.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/16296 Esas 2022/12778 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık mala zarar verme suçundan 2.000 TL adli para cezasına çarptırılmıştır. Bu cezanın miktarı ve türü itibariyle temyizi mümkün değildir. Ancak sanık nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından mahkum edilmiştir. Sanık sorgusu yapılmadan özel avukatı hazırken yapılan duruşmada savunması alınarak savunma hakkının kısıtlandığı belirlenmiştir. Mağdurların beyanları yanında, hukuka uygun kanıtların da değerlendirilmesi sonucu suçun sanık tarafından işlendiği kabul edilmiştir. Ancak hükümlerde, ceza miktarı belirlemede yasal düzenlemelerin uygulanmaması ve savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle usul ve yasaya uygunluk açısından bozulmuştur. Bu nedenle hükümler bozulmuş, sanığın ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkı korunmuştur. İlgili kanun maddeleri: 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi, 5320 sayılı Kanuna eklenen ek 2. madde, 5237 sayılı TCK'nın 142/2-h ve 143. maddeleri, 5271 sayılı CMK’nın 150/3. ve 196/2. maddeleri, 188/1 ve 289/1-e maddeleri, 168/1 maddesi, 61. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Nitelikli hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
14/04/2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen ek 2. madde uyarınca doğrudan verilen 3.000. TL'ye kadar olan adli para cezalarından ibaret mahkumiyet hükümleri kesin olup, sanık hakkında mala zarar verme suçundan dolayı tayin edilen 2.000 TL adli para cezasına ilişkin hükümlerin, cezaların türü ve miktarı itibariyle temyizi mümkün bulunmadığından, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince sanık müdafiinin temyiz isteminin tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-Sanık hakkında nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelenmesine gelince;
Sanığa yüklenen suça ilişkin sevk maddeleri gereğince müdafii atanmadan sanığın sorgusunun yapıldığı, sanığın özel avukatının karar oturumuna katıldığı belirlenerek yapılan incelemede,
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-28.06.2014 tarihli 6545 sayılı Yasa ile değişik 5237 sayılı TCK'nın 142/2-h ve 143. maddelerinde ön görülen suçun gerektirdiği cezanın alt sınırı dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK’nın 150/3. ve 196/2. maddeleri uyarınca sanığın müdafiisi hazır bulunmadığı duruşmada savunması alınarak aynı Kanunun 188/1 ve 289/1-e maddesine aykırı davranılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2-Kabule göre de,
a-Tanıklar ... ve ...’in aşamalarda alınan ifadelerinde, “..adını sonradan öğrendiğimiz ... isimli şahıs ile konuştuk, ilk önce almadığını söyleyip inkar etti, sonrasında beni jandarmaya vermeyin diye yalvardı, altınları geri vereceğini söyledi, gece kuyumcular kapalı olduğu için bozduramamış, aracından altınları çıkardı, aldığı gibi duruyordu, biz de baktık eksiksiz olunca aldık” şeklindeki beyanda bulundukmarının anlaşılması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 168/1 maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b-Mağdurların çalınan ziynet eşyalarının değerlerine ilişkin beyanları dikkate alındığında, suç tarihi itibariyle hırsızlığa konu eşyaların değeri ve meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak sanık hakkında kurulan hükümde temel ceza belirlenirken 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesi uyarınca alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin düşünülmemesi,
c-Sanık hakkında hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 142/2. maddesi ile hüküm kurulurken, yasa maddesinin uygulama fıkrasının gösterilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanığın ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkının korunmasına 29.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.