Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7310
Karar No: 2021/3390
Karar Tarihi: 16.03.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/7310 Esas 2021/3390 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/7310 E.  ,  2021/3390 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    ...

    Dava, iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesi"nin bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
    Hükmün davalı ... vekilince temyiz edilip, duruşmalı olarak istenilmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16/03/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalı adına gelen olmadı, davalılardan ... geldi, diğer davalı ve davacılar adlarına gelen olmadı. Duruşmada hazır bulunan davalılardan ... nın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
    Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke değil, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
    Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddianın ileri sürülmesi, savunmanın yapılabilmesi ile delillerin eksiksiz olarak toplanılıp tartışılabilmesi öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan, davaya bakılamaz, yargılama yapılamaz.
    Dava ile ilgili olan kişilerin davaya ilişkin bir işlemi öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin muhataba bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın çıkarıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuksal dinlenme ve savunma hakkı kısıtlanmış olur.
    Öte yandan İş kazası sonucu işverenin sorumluluğu işçinin gözetilmesi borcundan dolayı sözleşmeye aykırılığa dayandığından olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 125-140. maddeleri arasında düzenlenen zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. İlgili maddeler arasında düzenlenen zamanaşımı, hakkın ileri sürülmesini engelleyici nitelikte olup, alacak hakkı alacaklı tarafından yasanın öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde etkin bir hukuki himayeden, başka bir deyişle dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılmaktadır.
    Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde; “Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir”. Yine Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde benzer bir düzenleme ile “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmü yer almaktadır.
    Kanun koyucu hem mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi hem de 6089 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi ile alacak haklarının tabi olacağı genel zamanaşımı süresini düzenlemiş olup, ancak aksine bir Yasal düzenleme olmayan hâllerde on yıllık sürenin uygulanması gerektiği açıktır. İş kazası hâlinde de zamanaşımının süresine yönelik ayrı bir düzenleme bulunmadığından on yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır.
    Aralarında işçi – işveren ilişkisi bulunmaya davalıların iş kazasından sorumluluklarının belirlenmesinde iş kazasının özü itibariyle bir haksız fiil teşkil etmesi göz önünde bulundurularak iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun haksız fiilden sorumluluğa ilişkin genel hükümlerinin uygulanacağı açıktır. (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 13/01/2020-2019/3544 E- 2020/568 K sayılı ilamı da bu yöndeydi.
    O halde şahsi kusurları nedeniyle sorumlu olanlar yönünden uygulanacak zamanaşımı hükümleri için haksız fiille ilgili zamanaşımı sürelerinin esas alınacağı açıktır. Bu süreler iş kazası tarihinde geçerli olan 818 sayılı Borçlar Kanunun 60/1.maddesine göre zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak bir yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. 60/2.maddesinde ise eylemin aynı zamanda suç oluşturması halinde artık o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı hükmü mevcuttur. Somut olayda olduğu gibi dava konusu zararlandırıcı iş kazası olayının ayrıca suç oluşturduğu hususu da tartışmasızdır.
    Eldeki davada, sigortalı ...’in davalı ... Enerji Elektrik Gıda İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin işçisi olarak çalışmaktayken, 09/11/2008 tarihinde dava harici şahsa ait tarlada bulunan derin kuyu sondaja ait elektrik bağlantısını yaptığı sırada akıma kapılması neticesinde vefat ettiği, iş kazası nedeniyle davalı işveren şirket ortakları ... ile ... hakkında açılan kamu davası neticesinde Yunak Asliye Ceza Mahkemesinin 08/07/2010 tarih ve 2009/209 E- 2010/309 K sayılı ilamıyla mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 20/09/2013 tarih ve 2013/14132 E- 2013/20945 K sayılı ilamıyla düzelterek onanmak suretiyle kesinleştiği, bozmadan sonra bilirkişi heyetinden alınan hükme esas kusur raporunda, davalı işveren şirkete %80, ceza davasında mahkumiyetlerine karar verilen ... ve ...’e %5’er ve müteveffa sigortalıya %10 oranında kusur verildiği anlaşılmıştır. Asıl dava dosyasının 15/12/2008 tarihinde işveren ... Enerji Elektrik Gıda İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti davalı olarak gösterilmek suretiyle açılmışken, birleşen dava dosyasının 05/01/2018 tarihinde işveren şirket ortakları ... ve ... davalı olarak gösterilmek suretiyle açıldığı, birleşen dosyadaki davalıları da kapsar şekilde maddi tazminat talebinin ıslahının 09/04/2018 tarihli dilekçe ile mahkemeye sunulduğu, gerek dava gerek ıslah dilekçesinin davalı ...’e usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, davalının gerekçeli kararın tebliği ile davadan haberdar olarak temyiz dilekçesiyle zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmıştır.
    Bu açıklamalar doğrultusunda, hakkında açılan davadan usulüne uygun haberdar edilmek suretiyle savunma hakkı tanınmadığı anlaşılan birleşen dosya davalısı ...’in hakkında açılan davadan kararın tebliği suretiyle haberdar olduğu ve temyiz dilekçesiyle beraber zamanaşımı def’inde bulunduğu gözetilerek, yukarıdaki açıklamalar da dikkate alınmak suretiyle davalı ... hakkında açılan ve iş bu dava dosyası ile birleştirilen davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hakkında bir karar verilmesi gerekirken savunma hakkı tanınmamak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Mahkemece açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ...’e iadesine, 16/03/2021 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi