19. Ceza Dairesi 2015/31653 E. , 2019/5046 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, Temyiz İsteminin Reddi
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. "Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesine göre "Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır". 7201 sayılı Kanun"un 10. maddesinin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, şikâyetçinin bilinen en son adresine Tebligat Kanunu"nun 10. maddesine göre çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade gelmesinden sonra Tebligat Kanunu"nun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerektiği halde, doğrudan 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca yapılan tebligat işlemi geçersiz olup, sanığın hükmü yasal sürede temyiz ettiğinin kabulü ile yerel mahkemenin temyiz isteminin reddine dair 22.12.2014 tarihli ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Katılan vekilinin Isparta Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 13.03.2014 havale tarihli dilekçesi ile, sanık ...’in üretim hakları ...’ne ait olan konfetileri izinsiz bir şekilde üretmekle birlikle, ürettiği bu ürünlerde Çaldıran markalı depozitolu hazneleri kullandığını ve çeşitli eğlence mekanlarına sattığını iddia edip, dilekçesi ekine Türk Patent Enstitüsünce (mülga) 551 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre verilmiş Faydalı Model belgelerini de ekleyerek şikayetçi olması üzerine, sanık hakkında (suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan) 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A-1 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davası ve yapılan yargılama sonucunda; yerel mahkemece sanığın mahkumiyetine karar verilmişse de;
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A-5 maddesine göre marka hakkına tecavüz suçundan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye"de tescilli olmasının şart olduğu, katılan tarafından dosyaya ibraz edilmiş veya mahkemece getirtilmiş bir marka tescil belgesinin bulunmaması, ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin 05.02.2009 gün ve 2005/57 E, 2009/19 K sayılı iptal kararı gerekçesinde Kanunsuz suç ve ceza konulamayacağını, Kanun Hükmünde Kararname hükmüyle suç ve ceza getirilemeyeceğinin açıkça vurgulandığı ve buna göre, 5252 sayılı Kanun"un geçici birinci maddesi ile TCK"nun 2"inci maddesi ve 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5"inci maddesi birlikte değerlendirildiğinde; 551 sayılı KHK"nin suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle zımni olarak ilga edildiğinin kabulü gerektiği, yine (suç ve karar tarihinden sonra) 22.12.2016 tarihinde kabul edilip 10.01.2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu"nun ceza hükümlerini düzenleyen 30. maddesinde patent hakkına tecavüz eylemlerinin suç olarak tanımlanmadığı göz önünde bulundurulup, iddianamedeki anlatıma göre haksız rekabet suçundan açılmış bir davanın da bulunmadığı gözetilerek, sanığa atılı eylem suç oluşturmayacağından, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 28.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.