14. Hukuk Dairesi 2014/11866 E. , 2015/3295 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.03.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacılar, kayden maliki oldukları 1689 ve 1783 parsel sayılı taşınmazların davalı Belediye tarafından imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parseli oluşturulduğunu, ancak bu düzenlemenin iptali için İdare Mahkemesi’ne dava açtıklarını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, "arazi ve arsa düzenlemesi işleminin davacılara ait parsele ilişkin kısımların iptali yönünde idari yargı yerinde karar verildiği" gerekçesiyle, "davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına" dair verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27.11.2012 tarih ve 2012/6334 Esas, 2012/13900 sayılı ilamı ile "…Kayden davacılara ait 1689 ve 1783 parsel sayılı kadastral parsellerin imar uygulaması neticesinde yeni imar parsellerinin oluştuğu, ancak sicilin dayanağını teşkil eden imar işleminin .... İdare Mahkemesinde açılıp kabulle sonuçlanan ve kesinleşen 2009/333 E. 2010/867 K. ve 2009/334 E. 2010/868 K. sayılı kararlar ile şuyulandırma işleminin mesnedi Encümen Kararının iptal edildiği ve böylece imar parsellerine ilişkin sicillerin TMK"nun 1025. Maddesi gereğince yolsuz tescil durumuna düştüğü sabittir. Halen imarla oluşan sicil kayıtları hukuki varlığını koruduğuna ve idari işlemle tekrar eski kadastral durum ihya edilmediğine göre, dava yoluyla ihyasının istenebileceği, esasen davacıların da bunu amaçlayarak eldeki davayı açtıkları gözetildiğinde, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle hüküm kurulmasına yer olmadığına şeklinde karar verilmesi isabetsizdir…" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda "Davacının davasının kabulü ile ... ili, ... ilçesi, ... ... köyü ... mevkiinde kain 1689 ve 1783 parsel sayılı taşınmazlarda ... ili ... ilçesi ... Encümeninin 11.08.2008 tarih ve 26 sayılı kararı ile onaylanan arazi ve arsa düzenlemesi işleminin iptali ile ... ili, ... ilçesi, ... ... köyü ... mevkiinde kain 1689 ve 1783 parsel sayılı taşınmazların eski haline getirilmesine” karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği), bir diğeri ...nin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Böylesi bir durumda da, dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; tapu iptal ve tescil davaları kural olarak kayıt maliklerine karşı açılır. Yine; kadastral duruma dönülme istekli uyuşmazlıklarda taraf teşkili bakımından husumetin, ihyası talep edilen kadastral parselin kapsamında kalan imar parsel ya da parsellerinin maliklerine yöneltilmesi gerekir ve bu davanın özelliği itibariyle kayıt maliklerinin yanı sıra işlemi yapan belediyeye de husumetin yöneltilmesi mümkündür.
Somut olayda; çekişmeli 1689 ve 1783 parsel sayılı taşınmazlarda yapılan imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptaline karar verildiği ve bu kararların kesinleştikleri dosya kapsamıyla sabittir. Davacılar da, bu nedenle sicile yönelik iptal ve tescil istemiyle eldeki davayı açmışlardır. O halde mahkemece, istek olmadığı halde ve olsa bile idari işlemlerin iptali davalarının idari yargının görev alanına girdiği gözetilmeksizin, arsa ve arazi düzenlemesi işleminin iptali yönünde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi; ihyası talep edilen kadastral parsellerin çap sınırları üzerlerinde imar uygulaması ile oluşturulan imar parselleri ve malikleri belirlenmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığının denetlenmemesi ve kadastral parsele ihyanın ancak, üzerinde oluşturulan imar parsellerinin sicil kayıtlarının iptali ile ihya edilen parsellerin tesciline hükmedilmesi suretiyle mümkün olabileceği dikkate alınmadan infaza elverişli olmayacak biçimde karar verilmesi de isabetsizdir. Öyleyse mahkemece, yerinde keşif yapılarak bilirkişilerden imar düzenlemesi öncesi ve sonrası paftalar çakıştırılmak suretiyle, 1689 ve 1783 sayılı kadastral parsellerin çap sınırları kapsamında kalan ve üzerlerinde imar uygulaması ile oluşturulan imar parsellerini belirleyen infaza elverişli rapor alınması, belirlenen imar parsellerinin maliklerinden husumet yöneltilmeyen var ise, davada yeralmaları sağlanarak taraf teşkilinin tamamlanması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller çerçevesinde infaza elverişli bir hüküm kurulması gerekirken, belirtilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.