19. Hukuk Dairesi 2015/4344 E. , 2015/17399 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 23/09/2014
NUMARASI : 2012/262-2014/176
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan kredi sözleşmelerine davalıların kefil olduklarını, borcun ödenmemesi üzerine yapılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı O.. M.. vekili, müvekkili aleyhine teminat mektuplarının deposuna yönelik icra takibi yapıldığını, teminat mektuplarının nakde dönüşmediğini, nakde dönüşse bile kredi borcunun teminat altına alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalı O.. M.. dışındaki davalıların icra takibindeki itirazlarından vazgeçmiş olmaları nedeniyle haklarında karar verilmesine yer olmadığına, davalı O.. M.. yönünden, teminat mektuplarının dava dışı asıl borçlu şirkete verildiği, depo talebinin davalı kefilden istenemeyeceği gerekçesiyle davalı O.. M.. yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık genel kredi sözleşmelerine kefaletten kaynaklanmaktadır. Davacı vekili, alacağın dayanağı olarak dosyaya birden fazla genel kredi sözleşmesi sunmuştur. Ancak bu sözleşmelerin bazılarında davalı O.. M.."in kefalet imzasının bulunmadığı, davalının kefil olarak imzasının bulunduğu bir kısım kredi sözleşmelerinde de kefilden teminat mektubu deposunun talep edilebileceğine dair açık hükümler bulunduğu görülmüştür. Davalının imzasını taşıyan sözleşmelerden sonra düzenlenen ve davalının kefaletinin bulunmadığı sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerden dolayı davalının sorumlu olduğundan söz edilemez. Bu durumda mahkemece öncelikle dava konusu teminat mektuplarının hangi sözleşmelere istinaden verildiğinin belirlenmesi ve o sözleşmelerde davalı O.. M.."in kefaletinin bulunup bulunmadığına ve teminat mektubu deposu talebi yönünden açık hüküm bulunup bulunmadığına göre sorumluluğun tespiti gerekir. Ayrıca, yargılama sırasında nakde dönüştüğü beyan edilen 10/05/2010 tarihli 12.500 TL bedelli teminat mektubu bedelinin davalı O.. M.."in imzasının bulunduğu kredi sözleşmelerine istinaden verilmiş olması halinde nakde dönüşen miktardan davalı kefilin sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
O halde mahkemece konusunda uzman bir bilirkişiye banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak dava konusu teminat mektuplarının dosyaya sunulan sözleşmelerden hangisinden kaynaklandığının tespit ettirilmesi, buna göre o sözleşmede davalının kefaletinin ve kefalete dayalı sorumluluğunun bulunup bulunmadığı yönlerinden irdeleme yaptırılarak ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı lehine bozulmasına, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.